Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu

No: EGu2013BAu20132013u2013MB-TRu20130010 H. 16 Raceb 1434
M. Pazar, 26 May 2013

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir, Hayat Öpücüğüne İhtiyacı Olmayan Canlı Bir Hizibtir

Haber portalları, 25.05.2013 Cumartesi günü Hizb-ut Tahrir hakkında, "Ocak devrimi... "Askerî darbeler" hizbin hayat öpücüğüdür" başlığı altında bir rapor yayınlamışlardır. Bu başlığa basitçe, kışkırtıcı bir başlık denilebilir. Zira o, askerî kurumu kışkırtmakta ve hizbe ve davetine tahrik edici şöyle bir mesaj vermeye çalışmaktadır: Ey ordu liderleri, hizbin askerî darbelerine dikkat ediniz. Zira raporda geçtiğine göre hizib, "silahlı kuvvetler içerisindeki çatışma" sayesinde otoriteye darbe yapmaya davet etmektedir.

Başlığın ikinci amacı; dünyanın gözü ve kulağı haberleriyle dolu olan ve Hizb-ut Tahrir'in İslam ülkelerinde kendisi için çalıştığı Hilafet'in geri dönmesinden korkan Batılı politikacıların ve düşünürlerin akıllarını meşgul eden kadim hizib hakkında ileri geri mırıldanmaya çalışmaktır. İşte böyle bir hizbin, 25 Ocak devrimiyle yeniden hayata dönmeye çalışan ölü bir hizib olduğu iddia edilebilir mi? Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir ve daveti ölmedi, ölmeyecekte. Hatta isteseler de istemeseler de hizbin hedefinin gerçekleşmesine, iki yay boyu, dahası daha az bir zaman kalmıştır. Zira o, hayat öpücüğüne ihtiyacı olmayan canlı bir hizibtir. Yoksa eski ve "kıdemli" Nixon Merkezi 2004 yılının Mayıs ayının başlarında, ölü bir hizib hakkında konuşmak için "Hizb-ut Tahrir Meydan Okuyor: Radikal İslamî İdeolojileri Anlamak ve Çürütmek" başlığı altında uluslararası siyasî bir konferans düzenler miydi?! Yoksa bu hizib, Ümmet için bir sığınak olmasının yanı sıra onu, zilletten, aşağılanmadan ve Batı'ya bağımlılıktan kurtaracak olan fikrî ve siyasî mütekamil bir proje taşıdığı için onun ve onun arkasındaki kafir Batı'nın uykularını kaçırdığından dolayı mı bu kadar zahmete girmiştir?!

Rapor, İslamî hareketler içerisindeki uzmanlardan herhangi birinin zikretmediği hiçbir kanıtı olmayan sözler sarfetmiştir. Zira hizib, 1987 yılında ordu içerisinde bir darbe girişiminde bulunmamıştır. Dolayısıyla raporunda adını vermeyen rapor sahibinin, hizbin Hilafet fikri ve Allah'ın indirdikleriyle hükmetme üzerine genel uyanıklıktan kaynaklanan bir kamuoyu oluşturmak yoluyla İslamî Hilafet'i kurmak için çalıştığını, hizbin nusret talep etme hakkındaki konuşmasının güç ve kuvvet ehlinin Ümmetin önem verdiğine önem veren bu Ümmetin evlatlarından olması itibarıyla hizbin ve Hilafet fikrinin tarafında yer alması anlamına geldiğini ve bunun, raporu yazanın iddia ettiği gibi silahlı kuvvetleri içerisindeki çatışma durumlarından bir durum anlamına gelmediğini bildirmesi gerekirdi.

Sonra raporun içerisinde, insanların aldanmaması için açıklanması gereken başka bir mesele daha vardır ki bu da; hizbin Müslüman Kardeşler Cemaatiyle olan mukavemetlerinde Selefilerin ortaya koyduklarını paylaştığını zikretmesidir. Bu, hatalı bir sözdür. Zira hizib, ister Müslüman Kardeşler olsun isterse diğer İslamî akımlar olsun hiç kimseye mukavemet göstermemektedir. Mesela o, Dr. Mursî'ye bir eleştiri yönelttiğinde, Müslüman Kardeşler Cemaatinin bir üyesi olması itibarıyla değil insanların işlerinin gözetimini üstlenen bir yönetici olması itibarıyla yöneltmektedir. Dolayısıyla hizib, sadece küfür fikirleri ve mefhumlarıyla çatışır ve İslamî Ümmetin evlatlarıyla çatışmaya ve mukavemete girmez.

Hizbin, seçimleri Müslümanları aldatan bir araç olarak gördüğü şeklindeki söze gelence; aynı şekilde bu da hatalı bir sözdür. Evet, hizbin demokrasinin İslam ile çeliştiğine inandığı ve demokrasiye kendisiyle yönetilmesi caiz olmayan bir küfür sistemi olarak itibar ettiği doğrudur. Ancak bu, hizbin seçimi reddettiği anlamına gelmez. Çünkü seçim, demokrasi değildir. Bilakis seçim, demokrasi dışındaki meselelerde de kullanıldığı gibi demokraside de kullanılan üsluplardandır. Dolayısıyla üçüncü Raşid Halife Osman İbn-u Affan [Radıyalahu Anh]'ın seçilmesi, Ömer İbn-u Hattab [Radıyallahu Anh]'ın ölümünden önce gösterdiği altı adayın arasından seçilmesi yoluyla gerçekleşmiştir. Bundan dolayı hizib, seçimi reddetmez. Bilakis Halife'nin, insanlar tarafından seçim yoluyla seçileceğini benimser. Dolayısıyla hizbin, seçimlerin Müslümanları aldatan bir araç olduğunu söylemesi imkansızdır.

Son nokta, hizbin Humeyni'ye Hilafet sunduğu şeklindeki tiksindirici ve tekrarlanan iddialar konusuyla ilgilidir. Biz deriz ki; hizib, İran'da meydana gelen olaylarla, İran devrimiyle büyülenen ve onun "çığırtkanlığını yapıp göbek atan" bazı İslamî akımların muamelede bulunduğu gibi muamelede bulunmamıştır. Bilakis şerî hükmün kendisine dikte ettiği şeyi yaparak Humeyni'ye delil göstermiş ve şayet devriminin İslamî olduğu iddiasında sadıksa ona gerçek bir İslamî Devletin nasıl olacağını açıklamıştır. Dolayısıyla gerçek bir İslamî Devlet, Fars kavmiyetçiliği gibi belli bir kavmiyetçiliğe dayalı bir devlet olmadığı gibi aynı şekilde belli bir mezhebe dayalı olan mezhepçi bir devlet de değildir. Hizbi eleştirenlerden herhangi biri, hizbin İran Anayasası'nın İslam'a ve hükümlerine aykırı olduğunu söylediği gibi İran Anayasası'nın İslam'ın bakış açısına aykırı olduğunu söyledi mi acaba?! Hizbin İran rejiminin Ümmete yönelik ihanetini gizlemek için avurtlarını şişirerek "Amerika'nın büyük Şeytan" olduğunu söylediğini ifşa ettiğinde onlardan herhangi biri İran rejiminin Amerikan ajanı olduğunu ifşa etti mi acaba?

Son olarak şu hak sözü söyleriz: Evet...! 25 Ocak devrimi, tagut Mübarek'i ortadan kaldıran ve hizbin şebâbını cezalandıran, onlara sıkıntı veren ve diğerlerinin yaptıkları gibi onların seslerini kısan güvenlik rejimini muhasara altına alan mübarek bir devrimdir. Evet...! 25 Ocak devrimi, Hilafet'e davetin meyvelerini vermeye başladığı büyük bir lütuftur. Ancak hizib, bir gün olsun ölü bir hizib olmamıştır. Bilakis hizb, Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye'de devrim kıvılcımları tutuştuğunda Ümmetin evlatlarına katkıda bulunmuştur. Dolayısıyla o, bir sonraki merhalede, Allah'ın vaadi ve Nebisi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesi olan İslam'ın ve ehlinin izzet bulacağı ve küfrün, şirkin, nifakın ve ehillerinin de zillet bulacağı Hilafet'in kurulmasının gerçekleşmesi yönündeki yolculuğunu tamamlayacaktır.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ  بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ وَعْدَ اللَّهِ لا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لا يَعْلَمُونَ "İşte o gün, müminler de Allah'ın nusretiyle, zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine nusret, zafer verir. O, Azîz'dir, Rahîm'dir. İşte Allah'ın vaadi! Allah vaadinde asla dönmez, velakin insanların çoğu bunu bilmez." [er-Rûm 4-6]


Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı
Şerif Zâyid

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır
Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010
www.hizb.net/
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER