Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Ahmed Ebu Zeyd, “İsrail”in ihlallerine son vermesi gerektiğini vurguladı ve “İsrail”in uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mısır Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Kahire Haber Kanalına telefonla yaptığı açıklamada Uluslararası Adalet Divanı kararlarının “İsrail” için bağlayıcı olduğuna dikkat çekerek, İsrail’in Filistinlileri yerlerinden ettiğini, Filistin halkının haklarını baltalamak için çalıştığını kaydetti. “İsrail”in Filistinlilere karşı bir soykırım politikası izlediğini ve Filistinlilere yönelik uygulamalarını durdurması için “İsrail”e baskı yapılması gerektiğini belirten Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlanması gerektiğini ifade etti. Washington’un sorumluluğuyla tutarlı bir pozisyon almadığını ve Washington’un veto kullanma argümanının ikna edici olmadığını vurgulayan sözcü, Mısır’ın Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması için her türlü çabayı gösterdiğini ve Gazze Şeridi’ne daha fazla yardım ulaştırmak için aktif bir şekilde hareket ettiğini dile getirdi. ^{(21.02.2024 www.youm7)}

Medya sözcüsünün sözlerini dinleyen herkes, sözcünün egemen ve kendi kaderini tayin eden bir ülke adına konuştuğunu sanır. Oysa işin aslı şu ki, Mısır rejimi sadece Amerika’nın talimatları doğrultusunda hareket etmekte ve sadece onun çıkarlarına hizmet etmektedir. Mısır, ABD projelerinin uygulanmasının bir parçasıdır. Bu nedenle Mısır rejiminin, Amerika’nın Filistin davasını tasfiye etmek için kullandığı iki devletli çözüm projesini dillendirdiğini görüyoruz. Ramazan ayı yaklaşırken Yahudilerin işlediği suçlar karşısında Amerika’nın başını çektiği Batı, kaçınılmaz olarak tüm dünyadaki Müslümanların duygularını harekete geçirecek olan savaşın ve azgın katliamların devam etmesinden korkmaktadır. Katliamlar kukla rejimlerin devrilmesine ve ülkelerin Batı’ya bağımlılıktan kurtulmasına ve belki de daha fazlasına yol açabilecek olayların patlamasına neden olabilir. Belki de İslam iktidara gelebilir. O zaman Batı’nın hegemonyası tamamen sona erecek ve sömürgeci projeleri ve ülkemizdeki ileri üsleri mesabesinde olan Yahudi varlığı yeryüzünden silinip atılacaktır.

Amerika ve yandaşlarının öncülüğündeki uluslararası toplum, Haşim Gazze’de yaşanan soykırım ile ilgili söz ve açıklamaların eylemlerle çeliştiği bir politika benimsemiştir. Kınama, düşmanlık ve feryat gibi açıklamaların kamuoyunu sakinleştirmek ve Yahudi katliamlarını örtbas etmek için yapıldığı ortaya çıkmıştır. Gerçek şu ki, ABD ve yandaşları Yahudi katliamlarını desteklemekte, para, silah, veto ve yardım sağlamaktadır. Dolayısıyla Mısır rejiminin dışişleri bakanlığı aracılığıyla yaptığı açıklamada, Mısır’daki laik rejimin Filistin halkının yararına çalışmaktan daha ziyade Yahudi varlığını korumak ve Amerika’nın Filistin meselesini tasfiye etme vizyonu lehine çalıştığı görülmektedir. Filistin sorununun çözümü ne uluslararası hukuk ne de Uluslararası Adalet Divanı’dır. Aramızda bu mutant varlığı yaratan ve sınırsız bir şekilde destekleyen uluslararası topluma ve kurumlarına çağrıda bulunanlar olduğu sürece Yahudiler ihlallerini asla durdurmayacaklardır.

Mübarek Toprak halkımıza zafer sağlayacak yegâne eylem, sınırları yıkmak ve Yahudi varlığını kökünden söküp atmak için orduları harekete geçirmektir. Yegâne çözüm budur. Sadece orduların, özellikle de Kinane ordusunun samimi eylemi Yahudileri ve onların arkasındakileri caydırabilir. Kinane ordusu birkaç saat içinde tüm Filistin’i özgürleştirebilecek ve Yahudi varlığını kökünden söküp atabilecek kapasitededir. Fakat öncesinde Yahudi varlığının ve onun gerçek demir kubbesinin koruyucuları olan ülkemizdeki yöneticilerin kökü kazınmalıdır. Ümmet ve ordularının Filistin’i özgürleştirmesini ve ezilen halkını desteklemesini engelleyenler yöneticilerdir. Tek çözüm, bu yöneticileri ortadan kaldırmaktır, bunun dışındakiler çözüm değildir, Filistin davasını ve genel olarak ümmetin davasını tasfiye etme girişimlerinden başka bir şey değildir. Gaspçı düşman ve koruyucuları, ülkemizde hüküm sürdüğü sürece ateşkes ya da antlaşmaların hiçbir anlamı yoktur.

Ey Kinane askerleri! Filistin meselesi ümmetin davasıdır, ümmetin uyanıklığının merkezidir. Filistin toprakları haraç topraklarıdır, tüm ümmetin malıdır. Onu özgürleştirme görevi, başta komşu ülkeler olmak üzere tüm ümmetin boynunun borcudur. Bu, Mısır ve ordusunun en önemli görevidir. Zararlı yöneticilere ve Yahudilerin koruyucularına itaat edenlerin bugün hiçbir mazereti yoktur. Bilakis farz olan, onların kökünü kazımak, ülkemizi onların iğrençliklerinden kurtarmak, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sını kurtarmak ve Mübarek Toprak halkımızı desteklemek için derhal orduları seferber etmektir. Bu, günümüzün en önemli farzıdır. Bundan başkası utançtır, bu utanç peşimizi bırakmayacak, kan bile bu utancı silemeyecektir. Bu utancı, eylem ve ordulardaki samimi subayları kesintisiz bir şekilde kışkırtmak ancak silebilir. Çağrılarımızı belki aklı başında bir adam duyup cevap verir de zulüm ve zarar rejimlerini kökünden söküp atar ve bir devletin kurulduğunu ilan eder. Kurulacak devlet İslam’ı uygulayacak, halkına yardım edecek, topraklarını ve kutsallarını geri almak için orduları seferber edecektir.

Ey Kinane askerleri! Ey orduların en hayırlısı! Hayırseverliği ancak Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sancağını taşıyanlar, Allah yolunda cihat edenler, mazlumlara yardım edenler, Allah’a, Rasûlüne ve dinine itaat edenler hak edecektir. Bunlar katında Allah’a ve Rasûlüne itaatten daha üstün bir itaat yoktur. Batı’nın emirlerini yerine getiren, sömürgeci projelerini uygulayan, ümmetin kutsallarını özgürleştirilmelerini ve mazlumları desteklemelerini engelleyen yöneticilere itaat yoktur. Onlar gerçekten hayırseverliğe layıktırlar, siz de onlar arasında mısınız? Kutuz’un biyografisini izleyenler, kendisini ve askerlerini bu ümmete kalkan yapanlar, ümmeti ve inancını koruyanlar, komutan arkadaşlarını toplayıp onlara Allah’ı, Allah’ın günlerini, cennetini, rızasına ve Allah yolunda cihadı hatırlatanlar ancak hayırseverliğe layıktırlar. Ey Tatarları yenen Kutuz ve Baybars’ın torunları! Günümüzün Tatarları karşısında neresindesiniz? Ey Selahaddin’in torunları! Selahaddin’in mirası olan Mescid-i Aksa’yı Haçlıların pisliğinden kurtarmak, İslam’a ve Müslümanlara karşı yürüttükleri yeni haçlı savaşı karşısında neredesiniz? İslam’a siz yardım etmeyecekseniz de peki kim yardım edecek?

Bu ümmet, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bir emanetidir, onu koruyun. Bu ümmetin kalkanı ve koruyucuları olun. Yalancı tanıklar olmayın. Ümmetin başına gelenleri görüp de sağır ve dilsiz kesilenler gibi yapmayın. Eğer Allah onlarda bir hayrın olduğunu bilseydi, onları işittirirdi. Dinleyin, umulur ki Allah sizin için ve sizin ellerinizle bir hayır nasip eder de İslam ve Müslümanlar sizin ellerinizle izzet bulurlar.

وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَـئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihat edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” ^{[Enfal 74]}