Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Ahmed Fehmi, devletin her düzeyde ve her alanda birçok başarıya imza attığını vurgulayarak, bu zorlukların üstesinden gelmek için uğraştığını belirtti. Fehmi yaptığı açıklamada, “Vatandaşların, uygulama tamamlandığında ve tüm çabalar netleştiğinde bir atılımın olduğunu hissetmelerin normaldir.” dedi.

Bu, apaçık ve düpedüz bir yalandır, kimse inanmaz. Mısır ve halkının durumu, günden güne daha da kötüye gitmekte, emtia fiyatları sürekli artmaktadır. Rejim, gittikçe borç batağına batıyor, battıkça da büyük kapitalistlerin çıkarını gözeten ve ülkenin zenginliğini yağmalayan IMF reçetelerine ve kararlarına boyun eğiyor. Hangi atılımdan bahsediliyor? Buğday ve pirinç dahil tüketiminin çoğunu ithal eden tarım ülkesinde dolar 62 lirayı aşmıştır. İnsanlar ihtiyaçlarını şeyi bile kendileri yetiştiremiyor.

Oysa Mısır, rejimin sözcüsünün ima ettiği bu atılımı gerçekleştirebilecek tüm dinamiklere sahiptir, ancak ya peşkeş çekilmiş ya ihmal edilmiş ya da insanlar tarafından işletilmelerine engeller konulmuştur. Kim insanların geçim kaynakları ve yiyeceklerine savaş durumda? Kim onların geçim kaynaklarını kısıtlıyor? Kim Mısır’ın sahip olduğu muazzam insan kapasitesini sekteye uğratıyor ve gelişimini tükettiğini iddia ediyor?

Saatler ve dakikalar geçtikçe daha da artan acı bir gerçekle karşı karşıyayız. Günler artık rejimin Mısır ve halkını sürüklediği çöküşün hızına yetişemiyor. Uzmanlar ve analistler, Mısır ekonomisinin büyüme beklentisini düşürdüler. Kamu Seferberliği ve İstatistik Merkezi Ajansı’nın önceki verilerine göre, Mısır’ın yıllık enflasyon oranı geçtiğimiz Eylül ayında artmaya devam etti. Geçen ağustos ayında yüzde 39,7 olan enflasyon oranı eylül ayında yüzde 40,3’e ulaştı. Aylık enflasyon oranında yüzde 2,1’lik bir artış görüldü. Bu yılın başından bu yana ve önceki beş toplantı boyunca Merkez Bankası, faiz oranlarını 300 baz puan artırarak mevduat ve borç verme faiz oranlarını sırasıyla yüzde 19,25 ve yüzde 20,25’e çıkardı. (Eş Şuruk)

Aynı bağlamda, Mısır özelinde başta arz ve talebe bağlı olan dalgalı döviz kuru olmak üzere, önceki kredinin kalan taksitlerini tahsil etmek için IMF’nin rejime dayattığı koşullar var. Döviz kuru talebe değil, yalnızca arza bağlıdır. Mısır’ın, diğer ülkeleri ithalata zorlayabileceği stratejik öneme sahip ürünleri yok. Mısır’da üretilenler için bile birçok stratejik mal, hammadde ve üretim ihtiyacı ithal ediliyor. Başta buğday olmak üzere ihtiyacı olan önemli emtiaları sağlamak için dolar talep etme gibi bir lüksü yok. Mısır buğday ithalatında dünyada ilk sırada yer alıyor. Aslında kendi üretebilir. Sadece kendine yetecek kadar değil, aynı zamanda ihraç edecek düzeyde bile üretebilir. Dolayısıyla döviz de elde edebilir.

Mısır’ın içinden geçmekte olduğu kötü gerçekliğin tanımlayanları çok ama çözümleyenleri az. Dolayısıyla biz Mısır’ın tüm krizlerine gerçek çözüm sunuyoruz. Öncelikle insanların toprağı işlemelerine, imar etmelerine ve fabrika kurmalarına olanak sağlamayız ve onları desteklemeliyiz. Sonra da tüm petrol ve maden arama şirketlerinin sözleşmelerini gözden geçirip hepsini ülkeden kovmalıyız. Zengin kaynakların araştırılması, çıkarılması ve halk arasında eşit olarak dağıtılması için devlet şirketleri kurmalıyız. Bu kaynakları insanların tarım ve tamamlayıcı endüstrilerini desteklemek için kullanmalıyız. Ağır sanayi tesis etmeliyiz, ülkedeki tüm sanayi ve fabrikaları harp sanayisi üzerine inşa etmeliyiz. Bununla birlikte ister devlet hazinesinde olsun ister kuyumcular ve altın tüccarlarında olsun isterse de halkın sahip olduğu altınlar olsun ülkenin altın ve gümüş envanterini sınırlandırarak altın ve gümüşe dayalı yeni para basmak için bu altınları toplamalıyız. Fakat insanların altın haklarını korumalıyız. Altın sahiplerine karşılığında arsa veya gayrimenkul vermeliyiz ya da madenlerden çıkarıldığında aynı değerini vermek üzere borç olarak almalıyız. Topladığımız altınlardan para basarak ülkenin para birimini altın, gümüş veya bunların yerine geçen kâğıt haline getirmeliyiz. Böylece bu kağıt paranın gerçek karşılığını olacak, sahibi istediği zaman tasarruf edebilecektir. Yalnız insanlara hala ellerinde bulunan değersiz kağıt paralardan kurtulmaları bir süre tanınacaktır. Devlet, ülkede hala mevcut olan döviz para birimleri karşılığında ihtiyaç duyduğu şeyleri satın alacaktır. Ürünlerini bu para birimleri karşılığında değil, yalnızca altın ve gümüş karşılığında satacaktır. Böylelikle enflasyon diye bir olgu olmayacak, ülke ekonomisi zarar görmeyecek, paranın değeri artacak ve insanlar bu işleme başlandığı ilk günden itibaren farkı hissedeceklerdir.

Yukarıda sunduğumuz çözümlerin hepsi İslam’ın getirdiği şeri hükümlerdir ve devletin bu hükümleri uygulaması farzdır. Uygulandıkları takdirde işte bunları gerçek bir atılım olarak adlandırabiliriz. Politikası Batı’ya bağlı olan mevcut rejim, bu hükümleri uygulayamaz, uygulamayacaktır. Onun için yeni alternatif bir sisteme ihtiyaç var. Bu çözümler, İslam’ın geri kalan hükümlerinden ayrı olarak uygulanamaz, aksine İslam, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde uygulanmak zorundadır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}