Muhammed Ali belgesinin maddeleri, Mısır’ın eski anayasalarından pek farksız. Mısır halkının inancını ve İslam’ın gölgesinde yaşama arzusunu görmezden geliyor. Devletin laik olduğunu vurgulayan metinler, nettir, yoruma açık değiller. Belge, adalet, eşitlik ve hukukun üstünlüğü safsatası ve sloganları ile doludur. Es Sisi ve ondan önce Mübarek de bu sloganları dillendirdiler, hukukun üstünlüğü terennümünde bulundular. Dahası, Mübarek demokrasi ile yönettiğini söylüyordu. Oysa aslında demokrasi, hayali bir fikirdir, uygulanamaz. Demokraside otorite aslında insanlara ait değildir, kapitalistler yönetir. Vizyonlarına göre kamuoyunu yönlendirecek araçlara sahipler. Çıkarlarına hizmet ederler. Sadece ülkemizde değil, Avrupa ve Amerika’da bile bu böyledir. Örneğin Amerika’da, kapitalist sistemin yüzü olmak için Cumhuriyetçiler veya Demokratların aday gösterdikleri, yani karar alıcıların seçtikleri ancak iktidar yarışına girebilir. Ülkemizde bize zorla dayatılan demokrasi budur. Demokrasiden sadece kapitalist ekonomik sistem gerçekten ve tam olarak uygulanabilir, çünkü büyük şirketlerin veya büyük kapitalistlerin çıkarlarına hizmet eder. Bu nedenle, Mısır’daki yönetim sisteminin sivil ve demokratik olduğu vurgusu, büyük ülkelere bir güvencedir. Bu çerçevenin dışına çıkmayacağımız, bu kısır döngünün dışında düşünmeyeceğimiz, ülkemizin büyük güçlere olan bağımlılığını koruyacağımız, bizden öncekiler gibi çıkarlarını kollayıp gözeteceğimiz güvencesidir. Gerçekte bu madde, sonraki her şeyi çöpe atıyor. Onun için sivil devletin korunması, iktidardaki kapitalist sistemin yürürlükte kalması, hastalığın korunması, ülke zenginliğinin Batı tarafından yağmalanmaya devam etmesi ve bu yağmalamanın yasallaştırılmasıdır. Bu yüzden uygulayıcılar değişse de demokratik sivil yönetim sisteminin varlığı devam ettiği sürece haysiyet, adalet ve eşitlik söz konusu olmaz. Kapitalistler, zaman zaman halkı oyalayabilecek sofra kırıntılarını halkın önüne atarlar. Ülke zenginliğini Batıya teslim eden, yağmayı yasallaştıran, ülkeyi kredilere ipotek eden, ekonomi ve politikaları Batının kararlarına bağlayan demokratik yasalar, insanların haklarını güvence altına alamaz.

Kim gerçekten Mısır’ı kurtarmak istiyorsa, bu çerçevenin dışında düşünmeli, Batının belirlediği kısır döngünün dışına çıkmalı, olaylara farklı bir bakış açısından bakmalıdır. Batının çözümlere ve tedavilere baktığı açıdan bakmamalıdır. Muhammed Ali’nin belgesinde baz aldığı uluslararası yasalar ve Batılı çözümler, ülkemiz için değil, sadece bazı ülkelerin çıkarlarını korumak için tasarlanmıştır. Bu ülkeler bile çıkarları ile uyuşmadığında kendi koydukları yasaları ihlal ederler, bunun örnekleri çoktur.

Bu sebeple kim Mısır’ın iyiliğini istiyorsa, alternatif bir uygarlık projesi arayışı içerisinde olmak zorunda. Bu kapitalist sistemle yüzleşmeli, yolsuzluğuna meydan okumalı, kişileri aşan insanlık sorunlarına gerçek çareler üretmelidir. Önemli olsa da kişilerin kökünün kazınması, politikaları, araçları, sembolleri ve kültürü ile rejimin kökünün kazınması ile paralellik arz etmeli ve gerçek bir sistem ile değiştirilmelidir. Bu sistem, kaynak ve çözümlerinde insani kaprislere tabi olmaz, aralarında ayrım yapmaz, dinsel, mezhepsel ve ırksal ayrımcılık yapmaksızın yöneticiler ve yönetilenlere, yoksullar ve zenginlere aynı perspektiften bakar. Buna da sadece İslam’ın uygarlık projesi sahiptir. İslam’ın hükümleri, Müslüman ve Gayrimüslim tüm insanlara adaleti, haysiyet, özgürlük ve eşitliği sağlar. İslam’ın uygarlık projesi, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletidir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Necran heyetini davet ettiği gibi Hizb-ut Tahrir de sizi bu çağrı etrafında uzlaşmaya çağırıyor. Bizimle sizin aranızda ortak bir kelimeye gelin. Allah ve Rasûlü referansımız olsun, aramızda da Şeriat hakem olsun. Mısır ve halkı, genel olarak ümmet geçmişte nasıldı, şimdi nasıl bir bakalım. Emin olun, Mısır için İslam’dan başka kurtuluş yoktur. İslam’ın yasaları, sistemi, hükümleri ve Şeriatı kurtuluştur. Geçmişte İslam, Mısır’ı Romanın zulmünden kurtarmış, onur ve özgürlüğünü sağlamış, Romalıların yağmaladığı zenginliklerini iade etmiştir. Bugünde Mısır’ı Batının ve kapitalizmin adaletsizliğinden, kredilerinin esaretinden sadece İslam kurtarabilir. Hizb-ut Tahrir olarak biz, sizi İslam üzerinde uzlaşmaya davet ediyoruz. Mısır ve halkı için tek iyilik İslam’dır. Başka iyilik yoktur. İslam’sız uzlaşı olmaz. Yani İslam’ı nötralize etmek, başarısızlık yolunda yürümektir, insanların arzusunu uymaktır, felaketi tattıran sistemi klonlamaktır.

Muhammed Ali’nin açıkladığı belge, kendi ifadesine göre Mısır muhalefetini veya ulusal güçleri birleştirmek için tasarlanmış bir projedir. Muhammed Ali, Mısır’daki tüm siyasi ve entelektüel eğilimlerin temsilcileriyle bir araya geldiğini ve ortak bir payda buluşmak için hep birlikte çalıştıklarını söyledi. Bu payda doğrultusunda Mısır kurtarılacak, halkı özgürleştirilecek, haysiyet ve adalete kavuşmak için anlaşmazlıklardan kaçınılacak, işbirliği tesis edilecektir. Ardından Muhammed Ali, Mısır’ı kurtarmak isteyenler için uzlaşma çağrısında bulunduğu belgenin maddelerini açıkladı. Ne yazık ki bütün maddeleri, on yıllardır ülkemizde hüküm süren ve hükmü altında her türlü felaketi tattığımız Batının ideolojisi temelinde ve bakış açısına göre hazırlanmıştır. Dahası tüm trajedilerimizin sebebi bu ideolojidir. Es Sisi, Mübarek ve diğerleri sadece bu ideolojinin salgılarıdır. Krizin nedenini Es Sisi’nin şahsına hapsetmek, halkı kandırmaktır, sistemi değiştirmek yerine yüzleri değiştirmeye yönlendirmektir, sorunu laik demokraside değil, uygulayanlarda görmektir. Oysa aslında hastalığın sebebi, demokrasidir. Demokrasi, her türlü yolsuzluk ve yozlaşma için verimli topraklar üretir.

Mısır’da nüfuz sahibi olan Amerika, Mısır halkının İslam’a olan sevdasını biliyor. İktidardaki ajanının politikalarının, Mısır halkında tedirginlik yaratmasından ve bunun devrime dönüşmesinden, gerçekten İslam’ı uygulayan yöneticilerin iktidara gelme olasılığından korkuyor. Bu yüzden olayların önüne geçip çatışmanın gidişatını değiştirmeye, çatışmayı saf laiklikle boyamaya çalışıyor. Böylece çıkarlarını güvence altına alıyor. İradesi dışında rejimde değişiklik olursa, Mısır’ın zenginliklerinden mahrum olacağını, hiçbir şey elde edemeyeceğini, Mısır’ın İslam’ı uygulayan bir devlete ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti için bir dayanak noktasına dönüşeceğini çok iyi biliyor. Onun için asıl mücadelesi, İslam iledir. Çünkü İslam, sadece Mısır’ın değil, Müslüman ülkelerin zenginliklerini yağmalayan elleri kesecektir.

Son karar mercii, Kenane ordusu içindeki samimilerdir. Denklemi sadece onlar değiştirebilir. Ümmetlerine, dinlerine ve İslam’ın uygarlık projesine destek olmak zorundalar. Mısır ve halkı için, daha doğrusu ümmet ve tüm dünya için iyiliğin tek güvencesi bu projedir. Bugün dünya, kapitalizm ve barbarlığının ateşi altında kavruluyor. Ey muhlisler! Ellerinizi Hizb-ut Tahrir’li kardeşlerinizin elleri üzerine koyun. Onlar, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde İslam’ı uygulayacaklardır. Hilafet, yeryüzünde yeniden adaleti tesis edecek, güçler dengesini sağlayacak, İslam ümmetini tekrar dünyanın efendisi yapacak, dünyaya adalet ve iyiliği yayacak, insanları kapitalizmin zulüm ve karanlıklarından kurtaracak, İslam’ın adaleti ve rahmeti altında gölgelendirecektir. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem o rahmetin sütunlarını perçinlemiş, ardından Ashabı Kiram da onu izlemiştir. Siz de onların yolunu izleyin. Umulur ki Allah, bizi, sizi ve onları bu dünyada ve ahirette Ukab sancağı altında toplar.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}