Geçtiğimiz günlerde zorba Kırgız yetkilileri, Kırgızistan’da Hizb-ut Tahrir’li bir kardeşimizi gözaltına aldılar. Mahkeme, kardeşimizi aşırılık ve dini çatışmayı kışkırtmaya çalışmak suçlamasıyla Ceza Kanunu’nun 299 maddesi uyarınca sekiz yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırdı. Aslında dava süreci 2015 yılında başladı. O gün 10-15 kişilik güvenlik birimleri, Celalabad ilinin Şimaldi-say ilçesinde bulunan Tacibayeva’nın evine baskın düzenlediler. Hizb-ut Tahrir’e ait kitaplar da dâhil olmak üzere bir kaç İslami kitap ve defterlere el koydular. Hizb-ut Tahrir’e üyelik nedeniyle 2010 yılından beri Tacibayeva kardeşimizin adı güvenlik güçlerinin aşırı İslamcılar listesindeydi. Yine aşırılık suçlamasıyla 2012 yılında tam iki yıl haksız yere cezaevinde kaldı! Tutuklu bulunan kardeşimizin kızına göre Tacibayeva, yedi çocuk annesidir. En küçükleri üçüncü sınıfa gidiyor. Kardeşimiz büyük bir sağlık sorunu çekiyor. Ayrıca cezaevi ve cezaevinin berbat koşulları nedeniyle kardeşimizin sağlık durumu daha da kötüleşebilir. Tüm bunlara rağmen davanın seyrine engel olan ve avukatları sindiren yetkililer, kardeşimizi mahkeme salonunda tutukladılar. Sindirilen avukatlar nedeniyle aile, dört kez avukat değiştirmek zorunda kaldı.

“Tacibayeva” kardeşimizi tutuklamak ve evinde sadece dini kitaplar bulundurmak suçlamasıyla sekiz yıl haksız yere hapse atmak, büyük bir adaletsizlik ve zulüm üstüne zulümdür. Çünkü 2012 yılından beri Kırgızistan’da Hizb-ut Tahrir kadınlarına yönelik tutuklamalar sürekli tekrarlanıyor. Küçük büyük demeden sırf İslami kitaplar (silah) bulundurmak suçlamasıyla haksız yere ve zalimce onlarca bacılarımız tutuklanıp yıllarca hapishane zindanlarına atıldı. Suçları da mücrim Cumhuriyetin iddiasına göre aşırıcı olmak!

Bu ülke yaşayan Müslümanlar ve İslam, kindar komünizmden çok çektiler. Kırgız rejiminin İslam temelinde değişim için çalışan kadınlara yönelik zulmü, bu ülkede hakkı bilenlerin sarsılmaz azmini zerre kadar sarsamadı. Kalbi imanla dolu olan ve Allah’ın Şeriatını hâkim kılmak için çalışanları mı sarsacak! Tam tersine Kırgızistan’da kadın erkek bütün halk, akın akın İslam kültürü ve kaynaklarına yöneliyor. Kendilerini İslam’ın kavramları ile donatıyor ve hayatlarını İslam’ın hükümlerine göre düzenlemek için İslami hükümler bilgisini gün geçtikçe artırıyorlar. Bu nedenle eminiz ki, rejimin zulmü ve dehlizleri, Allah’ın izniyle yakında yok olmaya mahkûmdur. Zalimlerin gecesi uzun olsa da, sadıkların şafağı mutlaka doğacaktır, kaçınılmazdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Kadın Kolları olarak biz, “Tacibayeva” kardeşimizin kalbine sabır ihsan eylemesi için Allah’a dua ediyoruz. Allahım kardeşimize sebat ver ki sıkıntılar onu sarsamasın. Onu ve tüm tutukluları bizzat koruyup kolla. İtaat ve dini yüceltmek açısından onun yolundan giden tüm kız çocuklarının da gözünü aydın eyle. İnanan kavmin kalbine şifa vermek için tez elden yardımını esirgeme. Eminiz ki, sağlığı kötüye gitse de kardeşimiz bu yükün de üstesinden gelecektir. Çünkü bu omuzlar, sarsılmaz dağlar gibidir. Yüce dinimiz bu omuzlar üzerinde yükselecektir. Biz kimseyi Allah adına tezkiye etmeyiz.

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ نَحْنُ أَوْلِيَاؤُكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَشْتَهِي أَنفُسُكُمْ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَدَّعُونَ نُزُلًا مِّنْ غَفُورٍ رَّحِيمٍ وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ  “Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! Derler. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Gafur ve rahim olan Allah’ın ikramı olarak orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır. (İnsanları) Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben Müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha güzeldir?” ^{[Fussilet 30-33]}