Tunus rejimi, birçok kez bu durumu protesto edip öfkelerini dile getirseler de Cezayir vatandaşlarına ülkeye giren her araç başına 30 dinar tutarında transit geçiş vergisi koydu. Şüphesiz bu uygulama tam bir rezalet ve skandaldır. Böyle bir uygulama kardeşler arasında caiz olmaması bir yana uygun değildir... Özellikle de yıllarca Mağripli yöneticilerin federasyon, birlik, ortak pazar, pasaportsuz seyahat ve benzeri nice vaatleri göz önüne alındığında...

Cezayir’in Tunus Büyükelçisi, Tunus’ta belli kesimler -tabi ki ajanlar- Cezayir dosyasını kaşıyor, istismar ediyor deyince işler sapa sardı. Krizin göstergelerinden biri de, Cezayir Büyükelçisine Cumhurbaşkanı da dâhil olmak üzere Tunuslu üst düzey yetkililerle bir araya gelmesine engel konulmasıdır. Cezayir de buna misliyle karşılık vereceğini açıkladığında işler iyice karmaşık hale geldi. Cezayir, ülkeyi ziyarete gelen Tunuslu turistlere vergi koydu. Kamuoyu, yöneticilerin aptallık boyutuna varan ahmaklıklarının ve bu ayak sürüyüşlerinin ne kadar tehlikeli olduğunun farkında.

Bu yöneticiler bizi nasıl bir felaket ve çamura sürüklüyorlar? Bize karşı nasıl bir suç işliyorlar?

Hain yöneticiler, Tunus’un bitmez tükenmez zenginliklerini sistematik ve abartılı bir şekilde yabancılara peşkeş çekiyorlar. Bu yöneticiler, gerçekleri araştırma komisyonunun raporu ortada iken yağmacı ve kan emici Petrofac şirketine sevgi gösterisinde bulunurken, Cezayirli kardeşlerimizin 30 dinarının peşine düşüyorlar.

Cezayir’in ne olduğunu siz nereden bileceksiniz? Sessiz iç komplolardan ve bunun sonucunda oluşan yabancı entrika boşluklarından kurtulmanın zamanı gelmedi mi? Cezayir için azmedip karar verme sonra da bölge liderliğinin ördüğü duvarlardan kurtulma zamanı gelmedi mi? İslam ümmeti, Allah ve Rasûlü’nü razı eden, herkes için nihai kurtuluş olan güçlü bir proje üzerinde birleşmelidir. Cezayir için basit küçük savaşlardan büyük savaşlara intikal etme zamanı gelmedi mi? Cezayir, herkesçe örnek kabul edilen sömürgeciliğe karşı mücadeleci mirası yeniden devralmalıdır. Kuşkusuz Cezayir, her şeyiyle zengin bir ülkedir. Başta da İslamiyet’i ile zengin bir ülkedir. Bu, tarihi bir fırsattır, gevşeklik asla affedilmez.

Hizb-ut Tahrir, Allah ve Rasûlü’nün de ferman buyurduğu gibi Müslümanları tek bir ümmet kabul eder. Bu nedenle Müslümanları sömürgeci kâfir tarafından dayatılan yapay koşulları reddetmeye çağırıyor. Bu yapay koşullar, Müslümanların birliğini parçalamak, zenginliklerini kolayca yağmalamak, ülke ve halkları köleleştirmek için sömürgeci tarafından çizilen sınırlar uyarınca Müslümanları birbirinden ayırıyor. Belki de Kuzey Afrika ülkeleri Tunus, Cezayir Fas ve Senegal’de yaşayan pek çok Müslüman şunu unutmuş olabilir. Sömürgeci Fransa, Şam Müslümanlarına zorla kendi otoritesini dayatmak için binlerce seleflerini savaşmak üzere askere almıştır.

Ey Müslümanlar! İzzetinizin kaynağı, âlemlerin Rabbine kullukta saklıdır. Sömürgeciliğe köleliği, Allah ve Rasûlü’ne düşmanlık yapan şeriat ve sistemleri reddetmekte saklıdır. Rabbiniz bir, Peygamberiniz bir, kitabınız bir ve kıbleniz birdir. Haydi, hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve Allah’ın Şeriatını uygulayan Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’le birlikte çalışın ki böylece her iki yurtta da kurtuluşa eresiniz ve Rabbinizin rızasına nail olasınız. Atalarınız gibi yeniden insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olasınız. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ  “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}