BM tarafından her yıl 8 Mart’ta düzenlenen Dünya Kadınlar Günü’nün bu yılki teması,“eşitlik sözü” idi. Bu söylem, toplumlar arasında cinsiyet eşitliğini artırmak için destekçilerini daha güçlü pratik adımlar atmaya davet ediyor. Eşitlik sözü, BM tarafından düzenlenen “Gezegen 50-50 2030: Cinsiyet Eşitliği İçin Ayağa Kalk”uluslararası kampanyanın bir devamıdır. BM, ülkelerde cinsiyet eşitliği politikalarını uygulamak ve devletlerin yükümlülüğünü yenilemek amacıyla böyle bir kampanya başlattı. Batı yapıtı ve Batılı laik sistem altında kadına yapılan baskının bir ürünü olan cinsiyet eşitliği, kadın hakları için mücadelede afyon görevi görmüştür. Yıllarca kadınları beyhude ve kısır mücadelelerle meşgul ederek erkeklerle aynı hak ve rollere sahip olduklarında, saygınlık elde edecekleri, koşullar ve yaşamlarının iyileşeceği hayaline kapılmışlardır. Batı ve dünya çapında cinsiyet eşitliği için yüzyıldır mücadele verilmektedir. Cinsiyet eşitliği çok sayıda uluslararası sözleşmeler ve doğulu Batılı devletlerin ulusal anayasalarınca kutsal kabul edilmektedir. Buna rağmen dünya genelinde milyonlarca kadın, acımasız diktatörlükler altında sürekli şiddet, istismar, aşırı yoksulluk, cehalet, çökmekte olan eğitim ve sağlık sistemlerine, baskı ve katliama maruz kalmışlardır.

Örneğin ulusal ve uluslararası kanunlara derç edilen cinsiyet eşitliği kavramı, küresel çapta her 3 kadından birinin şiddet mağduru olmasını ya da her gün ABD’de 3 kadının eşi veya eski eşi tarafından öldürülmesini ya da Avrupa’da her 10 kadından birinin cinsel şiddete maruz kalmasını önlemekte başarısız oldu. Esed rejimi tarafından boğazlanan veya Batının Irak ve Afganistan’daki sömürgecilik savaşlarında katledilen yüzbinlerce Müslüman kadını kesinlikle koruyamadı. Ne de bu çatışmalardan kaçan milyonlarca kadın mültecilere yeterli sığınak sağlayabildi. Orta Afrika veya Myanmar’da Müslüman kadınların kıyıma uğramasına dur diyemedi ya da zulümden kaçan umutsuz kadın mültecileri denizde boğulmaktan kurtaramadı. Yahudi askerlerinin ateşinden Filistinli kızlara ya da İslami kıyafetlerini çıkarmaya zorlanan veya zorunlu kısırlaştırmaya tabi tutulan ya da baskıcı Orta Asya ve Çin rejimleri tarafından kürtaja uğrayan Müslüman kadınlara kalkan olamadı. Ayrıca değişim için cinsiyet eşitliği stratejisi, yeterli yiyecek, su, sağlık, sanitasyon ve eğitimden yoksun dünya çapında 700 milyon kadına ya da okula gidemeyen 85 milyon kız çocuğuna sağlıklı çözüm sunamadı.

Cinsiyet eşitliği çağrısı, tam bir fiyaskodur. Hatta sorunlar yumağının bile büyümesini önleyemedi. Sıradan kadınların yaşamları ile hiçbir alakası yoktur. Çünkü cinsiyet eşitliği yoluyla kadınların yaşam kalitesinin iyileşeceğine inanmak, kadınların sorunlarının gerçek nedenlerine miyopça ve hatalı bakış temeline dayalıdır. Sorunlara yanıltıcı cinsiyet perspektifinden bakıldığı için sorunlar, kusurlu ve zararlı kapitalist, liberal, milliyetçi ve diğer insan yapımı sistemlerin bir ürünü olarak görülmüyor. Liberal özgürlükler bahanesiyle kadını kar objesi ve cinsel meta haline dönüştüren kapitalist rejimler altında kadınlar için nasıl bir saygınlık oluşturulabilir? Kapitalist sistemler altında kadınların ekonomik hakları nasıl iyileştirilebilir? Kapitalist sistem, yoksul üzerinde zengine yol verir. Liberal serbest piyasa politikaları uygular. Bu politikalar, ekonomileri daraltır ve devasa borçlar ile devletlerin yükünü artırır. Bu da insanlara yeterli kamu hizmetleri sunulmamasına yol açar. Terör bahanesi ile siyasi muhalefeti susturan otoriter rejimler altında kadınlar nasıl siyasi olarak güçlendirilebilir? Gerçekten de İslam dünyasındaki kadınların yaşamını iyileştirmek, sistematik değişimi ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin kurulmasını gerektirir. Hilafet, kadınların onurunun korunması ve muhafazasını en öncelikli işlerden biri haline getirecektir. Hilafet, kadın haklarının hamisi olarak hizmet edecek bir liderliktir. Hilafetin sağlam bir ekonomik sistemi var. Bu sistem, yönetimi altındaki her tebaanın ihtiyaçlarını karşılar ve insanlara birinci sınıf eğitim ve sağlık sistemi sunar. Bunun kanıtlanmış tarihi kayıtları var. Dolayısıyla kadınların yaşam kalitesinde önemli bir iyileşme görmek isteyen samimi insanları, hemen bu devletin kurulmasını desteklemeye ve sözde cinsiyet eşitliği illüzyonunu reddetmeye çağırıyoruz.