حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HTu2013BAu20132013u2013MMBu2013TRu20130026 |
H. 17 Cumâde’l Ûlâ 1434 M. Cumartesi, 30 Mart 2013 |
-Basın Açıklaması- Kadın Haklarını Kamil Bir Şekilde Sağlayacak Olan Sadece Hilafet'tir
Müslüman kadına ve toplumuna karşı savaş hala alevli bir şekilde devam etmekte olup hesaplanmış kasıtlı adımlar içinde ve ardışık bir şekilde birçok şekillere ve çeşitli yollara girmektedir. Bundan amaçsa, Müslüman kadını izole etmek, onun koruyucu parmaklığını kırmak, İslam toplumunun güvenilirliğini parçalamak ve İslam'ın hayat sahasına yeniden geri dönmesini engellemek için İslam Ümmeti'nin kalkınmasına dönük her türlü girişimi önlemektir. Bu, İslam ve Arap dünyası olmak üzere her yerde aynıdır. Mesela bu ülkeler içerisinde, özellikle kadının saptırılması ve Allah'ın belirlemiş olduğu yoldan döndürülmesi noktasında hiçbir çaba harcamayan otoritenin gelmesiyle birlikte Filistin de vardır. Nitekim otoritenin bu ülkeye geldiğinde ilk yapmış olduğu şey, Eriha (Gazinosu'nu) inşa etmek olmuş, sonra eğlence ve müstehcen mekanları yaygınlaştırmış, ihtilata, festivallerin, defilelerin, dans resitallerinin ve güzellik kraliçesi yarışmalarının yapılmasına teşvik ettiği gibi açık oyun alanlarında kadın futbol müsabakalarına da teşvik etmiştir! Ayrıca bağışçı Batı ülkelerinin, laikliğe inanan, metot ve hayat tarzı olarak da laikliği uygulayan nesiller ortaya çıkarmak için müfredatları değiştirmeye ve onları yeniden formüle etmeye dönük direktiflerini uygulamaktadır.
Aslında Filistin'de, otorite ile işbirliği içerisinde kadını saptırmak ve ifsat etmek için çalışan habis kurumlar ortaya çıkarılmak ümit edilmektedir. Zira onlar, okulların, üniversitelerin, eğitim ve geliştirme merkezlerinin, sosyal merkezlerin, medya organlarının ve benzerlerinin içine kadar inmedikçe meydanı terk etmemektedirler... Ayrıca erken evliliği kızlara karşı işlenmiş bir suç olarak nitelendirdikleri gibi biyolojik bölünmeleri reddeden ve erkek ve kadın arasındaki doğal ayrılığı kabul etmeyen tür, yani (cinsiyet) fikrini ortaya atmaktadırlar. Dolayısıyla onların iddialarına göre, başka bir role neden olacak olan işte bu iki husustur. Ancak onlar, Allahu Teâlâ'nın şu kavlini göz ardı etmektedirler:
وَلاَ تَتَمَنَّوْاْ مَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا ٱكْتَسَبُواْ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٌ مِّمَّا ٱكْتَسَبْنَ وَٱسْأَلُواْ ٱللَّهَ مِن فَضْلِهِ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيماً "Allah'ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayanı) hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah'tan lütfunu isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir." [Nisâ 32]
Son senelerde kadının miras hakkı olarak adlandırdıkları hususu talep etmeye başlamışlar, bunu kutladıkları bir dünya günü olarak belirlemişler ve Kur'an-il Kerim'de geçen şerî hükmü göz ardı ederek mirasta kadın ile erkeğin eşit olduklarını iddia etmişlerdir. Nitekim Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
يُوصِيكُمُ اللَّهُ فِي أَوْلادِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاءً فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ "Allah size, çocuklarınız hakkında erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur." [Nisâ 11]
Ve Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللَّهِ قِيلاً "Allah'tan daha doğru (sözlü) kim vardır!" [Nisâ 122]
Dolayısıyla Allah bize yeter ve O, ne güzel bir vekildir. Dolayısıyla da Allah'ın vaadine güvenen bir kimse ile Şeytan'ın aldatmasına güvenen bir kimse arasında çok büyük bir fark vardır. Hakeza kafir Batı ve onun yozlaşmış kültürüyle sırtlanlaşmış ve onların küreklerini çeken bizim cildimizden olan evlatların elleriyle, Müslüman bir kadını Batılı bir kadın gibi yapmak için vahşî bir kampanya ihraç edilmekte ve sanki İslam'da kadın hakları yokmuş gibi kadın hakları çığlıkları atılmaktadır!! Hakları sindirilen ve menfaat üzerine muamele edilen bizzat Batılı kadın olmakla birlikte bu menfaat sona erdiğinde bu kadın, bir çekirdek gibi çitlenip atılmaktadır... O halde nedir bu başınıza gelenler ey Müslümanlar? Gerçekten Batılı kadın, kadınlarımızın aradığı saygın haklara mı sahiptir? Yoksa o kadınların ifsadıyla İslam toplumu yıkılmak, dolayısıyla tüm Müslüman nesil ifsat mı edilmek istenmektedir?
Misyoner (Zwemer), 1906 yılındaki Kahire Misyoner Konferansı'nda şöyle demiştir: "Misyonerlikten maksat sadece Nasranileştirmek değildir. Bilakis aynı şekilde Müslümanın kalbindeki imanı boşaltmaktır. Bunun en kısa yolu ise olası tüm vesilelerle Müslüman kızı cezp etmektir. Çünkü bizleri, İslam toplumunu dönüştürmeye ve onun dini değerlerini söküp almaya götürecek olan bizzat odur..." Dolayısıyla kafir Batı, İslam Ümmeti'nin kültürüne ve yasalarına bakış açısını dayatmak için otoritenin hala şuan ve başka zamanlarda kendisini övdüğü, ona ve maddelerine bağlı kalmakla övündüğü iğrenç Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığı Önleme Sözleşmesi [CEDAW] gibi uluslararası sözleşmeler ve konferansların dayatılması üsluplarını benimsemektedir. O halde neden bunları uygulamak için sunduğu bağış ve yardımlara bağlı kalınmamaktadır?! Dolayısıyla o, kadını Batılılaştırmaya ve onun İslamî kimliğini kaybettirmeye yönelik sözleşmelerin en tehlikeli olanlarından biridir. Zira yasamada, siyasette, içtimada, eğitimde, çalışmada, mirasta ve diğer genel ve özel özgürlüklerde kadın ve erkek arasında mutlak eşitlik ilkesine dayanmaktadır.
Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنْ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ "Yoksa onlar hala cahiliye hükmünü mü istiyorlar. İnanan bir kavim için Allah'tan daha iyi hüküm veren mi vardır?" [el-Maide 50]
Evet, bu bir cahiliye olup Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'ya isyan türlerinin bir türü ve O'nun hükümlerini reddetmektir. Bundan amaçsa, iddia ettikleri üzere kadına karşı ayrımcılık şekillerini ortadan kaldırmak değil kadının iffetini, onurunu, İslamî ve insanî değerlerini ortadan kaldırmaktır. Nitekim on üçüncü madde, ailenin malî hakları hususunda kadın ile erkek arasında eşitlik talebini içermektedir. Mesela miraslarda olduğu gibi. Bu da erkek ve kız çocuklarının ebeveynlerinin mallarından almış oldukları miras oranının eşit olması ve kadının eşinin mirasından almış olduğu pay ile erkeğin eşinin mirasından almış olduğu payın eşit olması içindir. Nitekim Avrupa Birliği bu maddenin uygulanması amacıya Filistin Kadın Dernekleri ile Nasrani misyoner kurumların ortaklığında yürütülen proje ve programlar için tahmini otuz milyon Auro'dan daha fazla para finanse etmektedir. Ne kadar da kötü bir plan kuruyorlar.
Ey Filistin'deki İffetli Kadınlar!
Avrupa Birliği, sizleri savunan bu bayrağı yükseltmeye ve size haklarınızın verilmesi talebinde bulunmaya çok mu meraklıdır? Sanki Avrupa Birliği bizzat kendi kadınlarını önemsiyor ve onlara haklarını veriyor mu?! Nitekim Avrupa Nörolojik ve Psikiyatrik Hastalıkları Eczacılık Bilimleri Koleji, aile ve ev yükleri arasındaki dengenin oluşturmasındaki başarısızlık ve ev dışında çalışma baskısı nedeniyle her yedi Avrupalı kadından birine depresyon isabet ettiğini ifşa etmedi mi? Buna mukabil İslam'da kadının hakları korunmuyor mu? Zira o, bir anne, evin mürebbisi ve korunması geren bir namus olup yeterli paraya sahip olsa ya da eşi fakir bile olsa kadın için çalışmak mubah olup nafaka onun üzerine vacip değildir.
Ey Kardeşlerim ve Bacılarım! Ey Tayyib Ülkenin Halkı! Ey Beyt-il Makdis ve Beyt-il Makdis'in Eteklerinde Oturanlar!
Bizler, tehlike çanları çalıyoruz. Zira bu iffetli Müslüman kadın, susuzluktan yanan bir kimsenin su sandığı ancak içmek için gittiğinde susuzluğunu daha da artıracak olan tuzlu sudan başka bir şey bulmadığı serap gibi sloganlar altında gece kendi durumu için plan kurulup gündüz ise aldatılmaktadır. Dolayısıyla kulak verip şahit olan herkesin üzerine düşen, bu komplolara meydan okumak için elinden geleni yapmasıdır. O halde Batı sizleri dünyada uçurumun derinliklerine ve ahirette de Allah korusun cehennem ateşinin derinliklerine sürüklemeden önce birbirinize sımsıkı sarılıp bağlanın ve bir akide ve bir hayat tarzı olarak İslam'ınızı ortaya çıkarın. Haydi o zaman Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Ümmeti için fikrî çatışma ve siyasî mücadelede bulunarak sapık ve sapkın çağrıların sahteliklerini ifşa etmek için çalışan muhlislerin içerisine katılın. Nitekim SallAllahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmaktadır:
وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ، وَلَتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ، وَلَيَأْطِرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْرًا، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللَّهُ قُلُوبَ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، وَلَيَلْعَنَنَّكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْ "Nefsimi elinde bulunduran zata yemin olsun ki ya marufu emredersiniz ve münkerden sakındırırsınız ve zalimin elini tutar, onu tam bir çevirme ile hak üzere çevirir ve onu tam bir zorlama ile hak üzere zorlarsınız, yahut Allah kiminizin kalplerini kiminiz üzerine kilitler, sonra onları (yani İsrailoğullarını) lanetlediği gibi sizi de lanetler!"
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.domainnomeaning.com |
E-Mail: media [@] domainnomeaning.com |