Dün Muar Johor çevresinde düzenlenen araba konvoyu sırasında Hizb-ut Tahrir / Malezya’nın dokuz üyesi polis tarafından gözaltına alındı. Halen Muar polis karakolunda gözaltında tutuluyorlar. “Demokrasi başarısız bir sistemidir, tek çözüm Hilafettir”yapıştırması yazılı arabaları da parka çekilmiş durumda. Hizb-ut Tahrir, 3 Mart 1924 tarihinde ilga edilen Hilafetin 93. Yıldönümü anısına bir araba konvoyu organize etmişti. Konvoy ayrıca Hilafetin yıkılışından bu yana genelde İslam dünyasında özelde Malezya’da uygulanan demokratik sistemin başarısız olduğu gerçeğini dile getiriyordu. Ümmetin tüm sorunları için tek çözümün, hayatımızın her alanında Kuran ve Sünneti uygulayan Hilafeti yeniden diriltmek olduğunu ifade ediyordu. Gözaltına alınan dokuz gencimiz, bugün Sulh Mahkemesine çıkarılmadan önce geceyi nezarette geçirdiler. Mahkeme, bugünden olmak üzere gözaltı sürelerini dört gün daha uzattı. Polis, avukatın nezaretteki gençleri ziyaret etmesine izin vermedi. Gençler, 1948 yasası 4/1, Ceza Kanunu’nun 505, 1966 Dernekler Yasasının 50/3 ve 1984 Yasasının Baskı ve Yayınlar maddesi uyarınca gözaltına alındılar. Gözaltılar, Hulu Langat Şeriat Mahkemesinde yargılanan dört Hizb-ut Tahrir’li üyenin ardından geldi. Bu üyeler, Hizb-ut Tahrir’i yasaklayan fetvaya aykırı davranarak Selangor dini yetkililerine hakaret ettikleri gerekçesiyle yargılanıyorlardı. Yargılama öncesinde de Malezya İletişim ve Multimedya Komisyonu, Hizb-ut Tahrir / Malezya ve dünya çapındaki tüm Hizb-ut Tahrir Web sitelerine erişim engeli koymuştu. İşte Malezya demokratik sistemde uygulanan ve kutsanan “ifade özgürlüğü” budur! İslam Hilafetini diriltme sesleri zoraki engellenirken, belli gruplarca İslam’a yapılan hakaret dâhil, laiklik, liberalizm, çoğulculuk, LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel ve transseksüel) çağrıları, görmezden gelinmektedir! Hizb-ut Tahrir faaliyetlerine çeşitli engeller konurken ve ağır kısıtlamalar getirilirken, yolsuzluk, rüşvet, kumarhaneler, içki fabrikaları, ahlaksız konserler, Şamanların açıktan yürüttüğü batıl inanç faaliyetleri, güzellik yarışmaları, mafyacılık, kapkaççılık, tecavüz, adam kaçırma gibi suçlar ve etkinliklere göz yumulmaktadır, hatta bunların bazısı bile bile göz ardı edilmektedir! Öyle görünüyor ki şuan “Demokrasi, başarısız bir sistemdir” demek, Malezya’da suç haline gelmiştir. Daha da kötüsü, Müslümanlar için tek çözüm Hilafet Devletidir demek de artık bir suçtur! Oysa kutlu Peygamber, Müslümanların önderi ve devletinin Hilafet olduğunu açıkça ifade etmiştir. Bugünkü diktatörlük dönemi sona erdikten sonra dünyayı aydınlatmak için Hilafet yakında yeniden kurulacaktır. Yazıklar olsun, bugün polis ve hükümete göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in söylediğini söylemek suçtur!

Ey iktidar sahipleri! Bilin ki Hizb-ut Tahrir, Batı kökenli demokrasinin küfür ve başarısız bir sistem olduğunu, Müslümanlarca alınıp uygulanması ve yayılmasının haram olduğunu haykırmaya devam edecektir. Bilin ki Hizb-ut Tahrir’in İslam ve Hilafet çağrısı bir gün bile kesintiye uğramayacaktır. Hilafetin yeniden hayata dönüşü için elimizden geleni yapacağız. Çünkü küfür ve kusurlu demokratik sistemi ortadan kaldırıp yerine İslam sistemini ancak Hilafet koyabilir.

Ey iktidar sahipleri! Belki Hizb-ut Tahrir’in birçok üyesini keyfi kederince gözaltına alabilirsiniz. Ama Hizb-ut Tahrir’in çağrısını asla durduramazsınız. Bırakın Hizb-ut Tahrir’in uğrunda çalıştığı ve Peygamberin müjdelediği Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden hayata dönüşünü durdurmayı! Ya çağrımıza engel olmaya devam edip bu başarısız demokratik sistem altında zillet ve sefalet içinde bir yaşamı tercih edersiniz ya da bize destek olup Hilafet Devleti altında izzetli ve onurlu hayat sürersiniz. Allah’ın izniyle Hilafet yakında kurulacaktır. Bugün size bunu hatırlatma gereği duyuyoruz, çünkü bu dünyada hâlâ seçme şansınız var. Ahirette ise uyarıcıdan yüz çevirenler için sonsuz pişmanlık söz konusudur.

وَتَرَى الظَّالِمِينَ لَمَّا رَأَوُا الْعَذَابَ يَقُولُونَ هَلْ إِلَىٰ مَرَدٍّ مِنْ سَبِيلٍ  “Azabı gördüklerinde zalimlerin, “Dünyaya dönmek için bir yol var mı?” dediklerini görürsün.”^{[Şura 44]}

وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ  “Yine şöyle derler: “Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık.”^{[Mülk 10]}

Son olarak diyoruz ki, tüm üyelerimizi hemen serbest bırakın ki Allah da kıyamet günü sizi bazı azaptan azade eylesin.