Dün Marun Nasif, "Tayyar" sitesinde bir makale kaleme aldı. Makalede, Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayetini tutukluların sorunlarına yardımcı olmak amacıyla eylem yapmakla ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ile alay eden Fransa'nın yanında olmak için oraya akın eden Müslümanların yöneticilerini kınamak amacıyla gösteri düzenlemekle suçladı. Bu etkinliklerin amacının Trablus'un güvenliğini sarsmak ve güvenlik planını dumura uğratmak olduğunu ileri sürdü.

Biz burada kısaca bu suçlamalara cevap vereceğiz:

Birincisi: Çocuklarına yapılanları protesto etmek amacıyla tutukluların aileleri tarafından yapılan eylemin Hizb-ut Tahrir ile hiç bir ilgisi yoktur. Kendi inisiyatifiyle ve Hizbin de oluruyla tutukluların sorunlarını gündeme getiren Şeyh Muhammed İbrahim'dir. Bu eylem güvenlik ihlali içermediği gibi güvenlik için bir tehlike de oluşturmamaktadır.

İkincisi: Marun Nasif ve "Tayyar" sitesinin, kendilerine dünyayı dar eden İslam'ın Peygamberi Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e destek gösterisini böyle alçakça bir yöntemle ifade etmeleri ne kadar iğrençtir. Zira Nasif, disipliniyle, seçkin sloganlarıyla, düzen ve intizamıyla, retoriğiyle temayüz eden bir gösterinin amacının, güvenliği sarsmak ve güvenlik planını dumura uğratmak olduğunu söyledi! Güvenliği ihlal eden fiziksel eylemlerin Hizbe güneş kadar uzak olduğunu unuttu herhalde ya da görmezden geliyor. Oysa fiziksel eylemler batağına saplanan bizzat Lübnan'da birbirini boğazlayan partilerdir. Lübnan'da çatışan tarafların istedikleri gibi kullandıkları, özellikle de [8-14 Mart] ekibinin yol açtığı güvenlik kaosunu sona erdirme çağrısında bulunanın Hizb olduğunu ne çabuk unuttu. Mesaj alıp vermek ve baskı uygulamak amacıyla orada burada bomba patlatarak Trablus'u savaş alanına dönüştüren ve bunun için mihver liderlerini kollayıp gözeten 8-14 Mart ittifakıdır. Sonra mevcut koşulları sona erdirmek için yurt dışından gelen talimatlar doğrultusunda mihver liderleri darmaduman oluyor!

Öyle görünüyor ki Sayın Nasif ve onun kulağına fısıldayan kaynaklar, güvenlik planının sadece silahlı saldırı ve güvenlik kaosunun sona erdirilmesi ile sınırlı kalmasını istemiyorlar. Aksine Amerika'nın hoşuna gitmeyen ve bölgede Amerikan çıkarlarına hizmet etmeyen halk hareketine dayalı herhangi bir siyasi iradeyi kırmak için kapsamının genişletilmesini istiyorlar.