Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: LBu2013BAu20132012u2013MBu2013TRu20130001 H. 22 Safer 1433
M. Pazartesi, 16 Ocak 2012

- Basın Açıklaması - Açılışını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un yaptığı "Reform ve Demokrasiye Geçiş" Başlığı altında Beyrut'da Düzenlenen ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu) Konferansı Münasebetiyle Hi

 

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِى ٱلْحَيَاةِ ٱلدُّنْيَا وَيُشْهِدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا فِى قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ ٱلْخِصَام وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِى ٱلأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ ٱلْحَرْثَ وَٱلنَّسْلَ وَٱللَّهُ لاَ يُحِبُّ ٱلفَسَادَ ِ "İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi, kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır.

O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için çalışır. Allah fesatçılığı sevmez." [Bakara 204 205]

Sayın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve Venedik (Oteli) Konferansındaki Diğer Konferansçılar: İnsanların Boyunları Üzerindeki Vesayetten Vazgeçin Artık! Zira Bundan Sonra Zaman, Sizin Zamanınız Değildir. Bilakis Zaman, Otoritesini Yeniden Kazanarak Şeriatın Egemenliğini Geri Getirmek İçin Batı'nın Nüfuzundan Kurtulmaya Başlayan Ümmetin Zamanıdır

Birleşmiş Milletler dün, genel sekreteri "Ban Ki-Mun'un" şahsında, geçen yıl İslam dünyasının bu bölgesiyle karakterize olan ayaklanmaya özel konferansın açılışını yapmıştır. Zira ayaklanma, bu yılın girmesiyle birlikte hala devam etmekte olup Allah'ın izniyle tahtları devirecek ve bölgenin yüzünü kapsamlı olarak değiştirecek şekilde yorumlanabilecek bir merhale açacaktır. Nitekim Batılı devletlerin elçisi olarak gelen Ban Ki-Mun'un lisanı hali şöyle demektedir: "Ey bölge halkı, bu ayaklanmanızla hadaratsal, politik, ekonomik ve askerî bütün şekilleriyle Batılı hegemonyanın mengenesinden kurtulacağınızı sanmayınız. Bilakis değişimin, tagut laiklerin döneminden demokrat laiklerin dönemine dönüşmesi için sizlerin ve protesto hareketlerinizin vasileri olarak kalmaya devam edeceğiz."

Devletin kimliğinde, Batılı hadarattan türetilmiş anayasalarda, dış siyasette, ekonomik siyasette, öğretim metodunda ve -başta Yahudi varlığı ile yapılan anlaşma olmak üzere- despot yöneticilerinizin işlediği hain anlaşmalarda bir değişim olmadığı sürece nasıl yaşıyorsanız ve siyaseti, yönetimi, ekonomiyi, medyayı, güvenliği ve öğretimi nasıl uyguluyorsanız o şekilde kalmaya devam edeceğimizi sizlere söylemek isteriz.... Nitekim sayın "Ban", ayaklanmaya kürtaj yaptırmak, ayaklanmanın yönünü kontrol etmek, ümmetten önce ayaklanmanın semeresini toplamak için ta Tunus'ta başlamasından bu yana Amerika ve Avrupa'nın başlattığı ayaklanmayı kavrama girişimlerini tamamlamak için gelmiştir. Zira -başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere- genellikle Batılı devletler, hedeflerini gerçekleştirmek ve dünyadaki çıkarlarını gözetmek için uluslararası örgütü bir araç olarak kullanmaktadırlar. Zira o, dünyadaki hegemonyasını sürdürmek için nasıl da ikinci dünya savaşından sonra bu örgütü ortaya çıkarmıştır! Her ne kadar ümmetimiz unutkan olsa da düşman olan Birleşmiş Milletler Örgütü'nün, kurulduğu ilk günden günümüze kadar kendisine yönelik olan kararlarını asla unutmayacaktır. Mesela Filistin'in, halkı ile yabancı Yahudiler arasında taksim edilmesi kararı ile ümmetimize karşı katliamlar ve trajedilerle sonuçlanan Afganistan'ın işgali ve Amerika'nın Irak'ı işgal yasası kararları gibi. Bunu da geçiniz, Yahudi varlığının Filistin halkına ve mücavir bölgelere karşı süregelen saldırıları ile bölge halkının fakirleşmesine, ekonomik kararlarının ipotek edilmesine ve servetlerinin yağmalanmasına yol açan İMF ve Dünya Bankası'nın politikalarına da göz yumulmaktadır... Ancak bizler, uluslararası örgütün sözde tarafsızlık yalanlarına aldanacak kadar da cahil insanlar değiliz. Bilakis ona, açıkça deriz ki; sayın genel sekreter, temsil ettiğin örgütünüz, İslam ümmetine karşı hasımların en yamanıdır.

Sayın "Ban", uluslararası örgütünüzün, bölge halkına karşı defalarca işlediği hatayı kabul ettiniz. Zira onun, "hükümetlere çok yakın olduğunu topluma ise yeteri kadar yakın olmadığını" açıkladınız. Bunun üzerine şu sözünüzle pişmanlığınızı da açıkladınız: "İkinci vilayetimin genel sekreteri olarak başlarken, Birleşmiş Milletlerin yanınızda olacağını vurgulamak isterim. Zira bizler, bu geçiş aşaması sırasında Arap ülkelerine yardım etmeye kesin kararlıyız." Bu pişmanlığınız, gerçek bir pişmanlık mı yoksa yeni bir aldatmadan ve şarlatanlıktan mı ibarettir?! Bunun cevabı, yine kendini kınadığın ve ağzının da seni kınadığı sözlerinden alınmaktadır. Zira merkezinizin, Yemen'deki müzakerelerin kalbinde olduğunu söylediniz. Halbuki bu müzakereler, Yemen halkının ayaklanmasına kürtaj yaptırmak için gelinen, kasap Ali Salih'in tagut çetesinin yönetimdeki üstünlüğü ile sonuçlanan ve Salih'in muhasebe edilmesini ve yargılanmasını bağışlayan müzakerelerden ibarettir. Dahası konuşmanızda Yemen tagutunu: "Anlaşmanın şartlarına bağlı kalmaya" davet ettiniz." Böylece de kendinizle çeliştiğiniz gibi örgütünüzün aldatmaya devam ettiğini de kanıtlamış oldunuz.

Sayın "Ban", bize bir kez daha Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre insan ve kadın hakları hakkında ders vermeye çalıştığını unutmasın. Biz de ona deriz ki; Bize insan ve kadın hakları hakkında ders vermeyi bırakın artık. Zira insan hakları kaynağını belirleyen yasanız, bize göre olmadığı gibi yıpranmış yasanızın bize hiçbir faydası da yoktur. Ey genel sekreter, biraz geriye dönüp bakarsan bu bildirgeye liderlik eden devletlerin işledikleri şeyleri ve insan haklarını ihlal eden hadaratlarını göreceksin. Zira bu hususta size en yakın olan manzara, en iğrenç resimlerle Afganlı ölülerimizin organlarını kirleten Amerikalı askerlerin manzarasıdır. O halde haklar ve görevler noktasında iki cins arasını eşitlerken, gerek kadının kutsallığı gerek kendisinin ve çocuklarının nafaka hakkı gerek onun çalışmak zorunda bırakılması gerekse en aşağılık malların pazarlanması için ucuz bir araç yapılmasında yasanızın, kadına nasıl da hakaret ettiğine bir bakın! Bizim azim şeriatımızdan, insan haklarını öğreneceğiniz günler de gelecek ey sayın genel sekreter!

Ayrıca sayın "Ban", ülkemizdeki işsiz gençlere meyilli olduğunu da unutmasın. Zira ona göre, Arap ülkelerinin, iş sahasına girecek olan gençleri yerleştirmek amacıyla gelecek on yıl boyunca elli milyon iş fırsatı sağlaması gerekmektedir. Ey sayın "Ban", bizlere ekonomi dersi vermeden önce kapitalizmin binden fazla şehrinde iki aydan bu yana gösteri yapmak için sokaklara çıkan milyonlarca işsizlerin haberi size gelmedi mi?! Ayrıca milyonlarca insanın acı çektiği bu sefaletin arakasının da yatanın, -bizim ülkelerimiz de dahil- dünyadaki düzeninizi koruyan kapitalist sistemin olduğunu hala kabul etmiyor musunuz? Bir şeyi kaybedenin, onu geri veremeyeceğini hala anlamadınız mı?

Ey Venedik (otelde) Bize Konferans Verenler!

Ümmetin ayaklanması, sadece tagutlara dönük bir ayaklanma değildir. Bilakis o, ümmetin kimliğine, hadaratına, kültürüne, şeriatına ve diğer unsurlarına düşman olanların temsil ettikleri her şeye dönük bir ayaklanma olmasının yanı sıra Batı'nın, hadaratına, kültürüne ve siyasî kararlarına tabi olanlara da dönük bir ayaklanmadır. Dolayısıyla ümmetin beklediği alternatif, dini hayattan ayıran Batılı hadaratın ifraz ettiği (salgıladığı) sözde demokratik sivil devletin temsil ettiği Batılı bir model değildir. Bilakis ümmetin beklediği ve kendisi için çalıştığı alternatif, parçalanma sürecinin ardından bütün ümmeti bir araya toplayacak olan bir devlettir. Zira bu devlette; egemenlik, Birleşmiş Milletler yasası ve beşerî anayasaların değil Allah'ın şeriatının olacağı gibi otorite de, ne Güvenlik Konseyi'nin ne Beyaz Saray'ın ne Paris'in ne İngiltere'nin nede Batı'nın ülkemize diktiği ve halklarına karşı on yıllarca desteklediği iktidar çetelerinin vesayetleri olmaksızın yöneticisini seçen ümmete ait olacaktır.

Ayaklanmayı ve Ayaklananları Temsil Ettiklerini İlan Etmek İçin Konferansa Katılanlara Gelince; onlara da deriz ki:

Uluslararası devletlere güvenmek, onları razı etmek ve tagut yöneticilere karşın onlara saygı duymak, tıpkı yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibidir. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

وَلا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لا تُنْصَرُونَ "Sakın zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz!" [Hud 113]

Ayrıca bu, Allah'a, resulüne ve müminlere hıyanet etmektir. Allahuteala şöyle buyurmuştur:

وَاذْكُرُوا إِذْ أَنْتُمْ قَلِيلٌ مُسْتَضْعَفُونَ فِي الأَرْضِ تَخَافُونَ أَنْ يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآَوَاكُمْ وَأَيَّدَكُمْ بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ "Hatırlayın ki hani siz yeryüzünde az bir mustazaf topluluk idiniz. (Öyle ki) insanların sizi kapıp götürmelerinden korkuyordunuz da Allah sizleri barındırdı, sizi nusreti ile destekledi ve belki şükredersiniz diye de size temiz rızıklar verdi. Ey iman edenler! Allah'a ve resule hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz." [el-Enfâl 26 -27]

Yine bu, siyasî bir intihardır. Çünkü nusret, Allah'tan olup O'nun düşmanlarından değildir. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ "Allah size yardım ederse artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse ondan sonra, artık size kim yardım eder? O halde müminler ancak Allah'a tevekkül etsinler." [Âl-i İmrân 160]

Unutmayınız ki; çöküntü durumunun yükselmesinin ve on yıllardan beri ümmetin yaşadığı bozukluğun arkasında yatan bizzat Batı'nın siyasî kararlarıdır. Şayet uluslararası güçler, ümmetle yöneticilerinin arasına girmeseydi, ümmet onları uzun zaman önce kaldırıp atardı. Ancak bu güçler, tahtlarında kendilerine borçlu kalmaları, kendilerine saygı ve hürmet göstermeleri, tahtları karşılığında ümmetin kaynaklarını, servetlerini ve namuslarını kendilerine feda etmeleri için bu tagutları desteklemişlerdir.

Bu mübarek ümmetin hareketinin tayyib semeresi, ancak fikirler, anayasalar, yasalar, öğretim müfredatı, uluslararası kurumlar, toplumdaki güç merkezleri, siyasî, ekonomik, medyasal, güvenlik ve askerî nüfuz, yönetim, idarî, güvenlik, ordu ve benzerî birimlerdeki ajanlar gibi Batı'nın, ümmetin kimliğine yabancı olarak soktuğu her şeyin kökünün kazınmasıyla olacaktır. Zira vücuttaki habis mikroplar yaygın olarak kaldığı sürece onun sağlığını ve varlığını tehdit etmeye devam edecektir. Dolayısıyla Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet Projesi'nin temsil ettiği hadaratsal ve siyasî projesini kamil bir şekilde taşımadığı sürece bu ümmetin bu belalardan kurtulması imkansızdır. Dolayısıyla da Batı'nın ve uluslararası örgütünün kökü kazındığında bizler de dünyaya hayırlı bir mesaj olarak, hadaratımızı taşıyacağız.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik." [el-Enbiya 107]

 

Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı
Ahmed el-Kasas

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon
Telefon: 03–155103 / 03–446709
www.tahrir.info
Fax: 06–629524
E-Mail: ht@tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER