Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: LB–BA–2018–MB–TR–13 H. 17 Safer 1440
M. Cuma, 26 Ekim 2018

Büyük Güçler ve Hükümet Masasındaki Mülteci Kampları ve Diaspora Sorunu

25 Ekim 2018 Perşembe günü Sayda kentindeki Miye Vemye Mülteci Kampı’nda Fetih Hareketi’ne bağlı sözde “Ulusal Güvenlik” ve güya “Caydırıcılık ve Direniş Ekseni” olarak bilinen kişilerce desteklenen Ensarullah Hareketi mensupları arasında çatışma çıktı. Tarafların Miye Vemye Mülteci Kampı’nı ele geçirme rekabetlerinin ardından hafif ve orta silahlar ve roketler kullanıldı... Her iki taraf da mülteci kampını, halkını ve sorunlarını önemsediklerini iddia ettiler! Bu “önemseme” saçma sapan savaşların ayrılmaz bir parçası haline geldi. Çünkü Filistinli kamplarda yeterli silah kontrolü yok, Lübnan devleti işleri iyi güdemiyor, sadece güvenlik yönüyle ilgileniyor. Ayn El Hilve mülteci kampında yaşanan olaylar ve Tira hadisesi hafızalarda taze. Çıkan çatışmalarda her zaman masum insanlar ölüyor, kanlar akıyor, “güvenli” insanların evleri yıkılıyor. İnsanlar canlarını kurtarmak için kampları terk edip komşu bölgelere sığınıyorlar, Avrupa’ya göç ediyorlar. Hatta Hilve kampının kuruluşundan bu yana düzensiz göç ederek ilk kez altmış evin boşaltıldığı söyleniyor.

Burada öncelikle diyoruz ki: Filistinli mülteci kamplar sorunu tasfiye edilmek isteniyor ve mültecilerin dönüş hakkı olarak bilinen sorunu sonlandırma planında adım adım ilerleniyor. Müzakerecilere göre çözüme kavuşturulması gereken konuların başında (Kudüs sorunu ve mültecilerin dönüş hakkı) geliyor. Küstah ve saygısız Trump, Kudüs’ü Filistin işgalcisi Yahudi varlığının başkenti ilan ederek konuyu bir adım ileri taşıdı. Böylece diaspora özellikle Lübnan’daki mülteci kamplar sorunu ötelenmiş oldu... Bilindiği gibi mülteciler sorunu, Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti’nin 15 Ocak 2016 tarihli bildirisinde de geçtiği gibi kapanmış ve bitmiş bir sorundur. 2004 yılında El Hayat gazetesinde Yaser Abdu Rabbi anlaşmanın vardığı nokta hakkında (Yahudi devleti, Kudüs’ün bir bölümünün başkent ilan edilmesi ve mültecilerin dönüşü) başlıklı bir makale kaleme almıştı. Dolayısıyla bugün yaşananlar, bu planın hayata izdüşümüdür. UNRWA’nın 2016 yılından bu yana mültecilere verdiği hizmetlerde kesintiye gitmesi de bu planın bir parçasıdır.

Sonra şu iki mesaj vermek istiyoruz:

Birincisi: Günahkâr savaşçılar ve liderlerine yöneliktir. Filistin halkı dahil olmak üzere bu ümmet, bu sorunu “başarılı” bir şekilde halletmek için verdiğiniz mücadeleyi, birbirinizi öldürmek için attığınız kurşunları, haksız yere akıttığınız kanları, terörize ettiğiniz ve göçe maruz bıraktığınız insanları unutmayacak, zihnine kazıyacaktır... Müslümanların en önemli sorunu olan gasp edilen Filistin’i tasfiye etmek için uluslararası kararların küçük bir enstrümanı olduğunuzu ümmetin tarihi yazacaktır... Uluslararası çözümlerle başa çıkamayacağınızı iddia ediyorsanız, bari bu çözümleri Lübnan’daki Filistinlilerin enkazı ve kanları üzerine oturtmayınız. Bikenara çekilin ve insanları kendi haline bırakın. Ümmetin muhlis evlatlarından kimi isterlerse onu seçsinler... Küçücük otoriteniz, yaptıklarından ötürü ümmetin sabah akşam lanet okuduğu Müslüman ülkelerdeki yöneticilere, katliam yapanlara, sürgün edenlere, peşkeş çekenlere benziyor. Allah onları kahretsin.

İkincisi: Lübnan devletine, kurum ve kuruluşlarına yöneliktir. Lübnan’daki Filistinlileri bir çoban gibi gütmüyor. Aksine onlara güvenlik perspektifinden yaklaşıyor. Daha fazla baskı ve şiddet uygulamaktan başka sorunlarını halledemiyor. Kampların etrafına duvarlar örüyor, onları kapalı bir yere hapsediyor. Sonra da ona “sevgi duvarı” diyor. Bu nasıl bir sevgi? Bu kamplar, eğer Filistinlilere işgal altındaki ülkelerini unutturmak istemiyorsak, şehirlere açılan refah kapıları olmalı, gençlerin enerjisinden, yeteneklerinden, potansiyelinden istifade edilmelidir. Kamplardaki mülteciler, doğal bir şekilde devletin himayesi ve gözetimi altında olmalıdır. Onların da temel hakları var. Onurlu bir yaşam için bu ülkedekilere verilen haklar onlar için de güvence altına alınmalıdır. Hatta birçoğu bu ülkedekilerden çok daha eskidir. Onurlu ve güvenli bir yaşam arayışıyla Batıya göç etmek zorunda kalmasınlar. Daha evla olan bu değil mi? Daha fazla baskı, daha fazla trajik olaylar demektir. Daha fazla tazyik, tahrip ve yıkıma götürür. Bugün bunu hep birlikte görüyoruz...

Ama ne yazık ki Lübnan devleti, kurum ve kuruluşlarıyla uluslararası zorba çözümleri dayatmak için çalışıyor. Uluslararası çözüm bağlamında Filistin halkını Müslüman ülkelerden uzak diyarlara göç etmeye zorluyor... Lübnanlı yöneticilerin nefislerindeki köklü ırkçılık da cabası. Aksi takdirde Lübnan’a gelen gayrimüslimlere Ermeniler gibi iyi davranmasının sırrı ne? Bunlar her hakka sahipler. Hatta milletvekilleri ve bakanları bile var. Filistin, Suriye ve Iraklı Hıristiyanlar da böyle! Filistinli Müslümanlara yapılanlar bunun tam tersidir. Bu akıllarda soru işaretini doğurmaz mı?

Sonuç olarak Filistin halkı dahil olmak üzere İslam ümmeti, doğum sancısı çekiyor. Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafetin sancılarını yaşıyor. İslam Devleti adil ve rüşt devletidir. Bugün yaşananlar ve ümmetin başına gelenler Allah’ın şu sözlerinden ötürüdür:

وَلِيُمَحِّصَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَيَمْحَقَ الْكَافِرِينَ  Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar.[Ali İmran 141]

لِيَمِيزَ اللَّهُ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ وَيَجْعَلَ الْخَبِيثَ بَعْضَهُ عَلَىٰ بَعْضٍ فَيَرْكُمَهُ جَمِيعاً فَيَجْعَلَهُ فِي جَهَنَّمَ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ  Allah, pis olanı temizden ayırmak, pis olanların hepsini birbiri üstüne koyup yığarak cehenneme koymak için böyle yapar. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.[Enfal 37] Yakın gelecekte Allah’ın izniyle tüm dünya Râşidi Hilafet Devletinin ayrımcılık yapmaksızın tüm tebaasına üstün muamelede bulunduğuna tanık olacaktır. İnsana Âdemoğlu olarak bakacaktır.

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَAndolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık.[İsra 70]

Allah, işinde galiptir. Allah her şey için bir kader tayin etmiştir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon
Telefon: 03–155103 / 03–446709
www.tahrir.info
Fax: 06–629524
E-Mail: ht@tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER