Ria Novosti haber ajansının Şanghay İşbirliği Örgütü Bölgesel İcra Komitesi Medya Merkezi'ne [RETS] dayandırdığı Salı günkü haberine göre, Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi ülkeler, gerek suça karşı mücadele, gerekse İslami bir parti olan uluslararası Hizb-ut Tahrir teşkilatının üyeleri ile alakalı olarak, aralarında aktif bilgi paylaşımında bulunacaklardır. Yürütme organı, Taşkent'te düzenlenen toplantının sonuç bildirgesinde bu bağlamda şu sözlere yer vermiştir: "Rusya Federasyonu topraklarında, Hizb-ut Tahrir'in aşırılık yanlısı üyelerine ilişkin suç dosyalarının sayısı, son zamanlarda giderek artmıştır ve bu konuyla bağlantılı olarak Şanghay İşbirliği Örgütü ülkeleri arasındaki ortak çabaları ve koordinasyonu yoğunlaştırmalı, pratik deneyimlerimizi paylaşmalıyız."

Rusya Federasyonu'nda, Hizb-ut Tahrir terörist örgüt olarak kabul ediliyor. Nitekim başsavcı tarafından ileri sürülen gerekçe ve bahanelere dayalı olarak 2003 yılı Şubat ayında Yüksek Mahkeme kararıyla yasaklanmıştır. 2003 yılında, Rusya'daki Yüksek Mahkeme, İslami siyasi bir parti olan Hizb-ut Tahrir'i, hiçbir dayanağı olmaksızın terörist kabul etmiş, Rusya'daki faaliyetlerini yasaklamış ve daha sonra Putin liderliğindeki Rus hükümeti, genel olarak İslam'a ve Müslümanlara, özel olarak Hizb-ut Tahrir'e karşı geniş çaplı bir savaş başlatmıştır. İslam'a ve Rusya'daki Müslümanlara karşı bu savaşın günden güne tırmanmasıyla birlikte Rus hükümeti kalıtsal olarak "şer politikası" izlemeye başlamış, Hizb-ut Tahrir'e maddi eylemler ile suçlamaya çalışmıştır. Oysa bu beyhude emeller, ancak gaddar Kerimov ve eski KGB ajanı Putin gibi putlaştırılmış ateist ve komünist liderlere ait olabilir. Rusya toplumunda, özellikle Rus kökenliler arasında İslam'a yönelen mühtedilerin sayısının artması, Putin'i bu vakıaya [Rusların İslamlaşması olgusuna] karşı mücadelesini daha da yoğunlaştırmaya sevk etmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek maksadıyla, Rusya'da İslam'ın lehine yapılan her şeyin yasaklanmasını emretmiş, Müslümanların kalplerine korku salmıştır. Zira Novorossisk Mahkemesi Kur'an'ı ekstremist materyal kabul etmiş, Hizb'in bir üyesi olan Abdullah Gappayev güvenlik güçlerince katledilmiş, okullarda başörtüsü yasaklanmış, el-İhlas Camii yıkılmış ve imamı Rüstem Safin tutuklanarak cezaevine atılmıştır. Bu aşağılık yöntemlerle Putin, Rusya'da İslam'ın yayılışını önlemek niyetindedir. Hatta son günlerde resmi makamlar, Tataristan'daki Chistopol şehrindeki bir camiyi müzeye çevirmeyi düşünmektedirler. Putin liderliğindeki Rus hükümeti, İslam ve Müslümanlara karşı savaşında izlediği bu politikayı takip etmeleri için müttefik ülkeleri peşinden sürüklemektedir. Bu amaca ulaşmak için Rus hükümeti, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü vs. örgütler aracılığıyla, diğer ülkeleri de İslam'a ve Müslümanlara karşı savaşa dâhil etmeye yönelik planlar hazırlamaya başlamıştır. Orta Asya cumhuriyetlerinin yöneticileri, bilerek ya da bilmeyerek Rusya'nın bu politikasını çeşitli biçimlerde icra etmekte ve Hizb-ut Tahrir'e karşı kışkırtmakta, dolayısıyla boş ve beyhude bir şekilde Hizb-ut Tahrir'i yasaklamaya çalışmaktadırlar. Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. Hizb, ümmet içinde ve ümmet ile birlikte çalışır, ümmet yoluyla, Nübüvvet metodu üzere İkinci Râşidi Hilâfet Devleti'ni kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için mücadele eder. Hedefini gerçekleştirmek için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metoduna sarılır. Ümmete fikrî olarak liderlik eder ve yöneticileri değiştirmek üzere fikri ve siyasi bir mücadele yürüterek İslam esası üzere ümmetin maslahatlarını benimser. Hizb-ut Tahrir, 60 yıldır, İslam toprakları üzerindeki pek çok ülkede aktif bir şekilde çalışmakta, yalnızca hakkı haykırmakta, batılı reddetmekte ve kesin delillerle tüm illüzyonları bozmaktadır. Herhangi bir fiziksel güç kullanmaksızın Allah'a davet eden Hizb'in herhangi bir silahlı kanadı olmadığı gibi, aksini kanıtlayan herhangi bir delil de söz konusu değildir.

Tüm bunlara rağmen Rusya ve peşindeki yöneticiler, Hizb-ut Tahrir'e yöneliş meşum savaşlarına devam edeceklerdir. Ebu Mesûd, Ukbe ibn Amr el-Ensari'den Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakleder:

إن لم تستح فاصنع ما شئت "Haya etmiyorsan, dilediğini yap!" [Buhârî]