Ulusal Süper İttifak (NASA) lideri Raila Odinga, 30 Ocak 2018 günü binlerce taraftarının katıldığı törende başkanlık yemini edince Kenya, uluslararası kamuoyunun gündemine oturdu. Onun bu adımı anayasa ihlalidir. Zira geçtiğimiz yıl Kasım ayında Uhuru Kenyatta, Odinga’nın boykot ettiği Ekim seçimleri sonrası başkanlık yemini etmişti. Olaya yönelik tepkiler artarken Hizb-ut Tahrir/ Kenya şunun altını kalın puntolarla çizmek istiyor:

Yemin töreninde de görüldüğü gibi Kenya, ciddi kabilecilik hastalığı ve bölgesel bölünmelerden olabildiğince mustarip. Hem de politikacıların kışkırtıcı söylemleri nedeniyle. Devamlı vatansever ve milliyetçi düşünceler pohpohlandığı halde bu düşüncelerin oldukça zayıf oldukları görüldü. Dolayısıyla hiçbir zaman insanlar arasında kalıcı birlik oluşturamaz. Yine de kabilecilik, sınıfçılık ve Bölgeselcilik, demokratik politikacıların vazgeçilmez taktikleri arasındadır. İktidara ulaşmak ya da iktidarda kalabilmek için bu düşünceleri kullanıyorlar. Bu durum sadece Kenya’da böyle değil, ABD gibi büyük devletlerde bile aynı şey söz konusu. Başkan Trump’ın ırkçı sözleri herkesçe biliniyor. Trump yönetimi, politikacılara özellikle Afrika kökenli ve Müslümanlara karşı ırkçı ve nefret politikalarını pompalıyor.

Belli ki anayasanın üstünlüğü ve laik toplumdan doğan yasama yetkilerine rağmen liderler anayasanın saygınlığını hiçe sayıp kapris ve çıkarları doğrultusunda gerektiğinde anayasayı ihlal edebiliyorlar. Hükümet, Raila’nın bu adımının anayasaya aykırı olduğunu söylese de Raila ve yandaşları, anayasaya uygun hareket ettiklerini iddia ediyorlar! Hükümet, ana akım medyayı kapatma kararı alınca ve NASA’nın yemin törenini canlı aktaran gazetecilerin anayasa ihlaliyle yargılanacağını söyleyince olay iyice dramatikleşti. Medya ise ısrarla töreni canlı yayınlamanın anayasal hakları olduğunu ifade ediyor. Bu durum, insan yapımı yasaların ne kadar kırılgan olduğunun bir göstergesidir. Yasaları yapanlar ile yasaları savunanlar aynı. Bunlar, hem yasaları ihlal ediyorlar hem de kırıp döküyorlar.

Biz, genel olarak Kenya toplumunu, özel olarak da Müslüman toplulukları, NASA ile JUBILEE tuzağına düşmekten ısrarla sakındırıyoruz. Çünkü aslında bu tuzak, emperyalist politikacıların büyük taktiklerinin bir parçasıdır. Emperyalist politikacılar, refah ve zenginliklerini artırmak için kıyasıya yarışırlarken, toplum nal toplamaktan çürüyor. Sorun şu ki her iki kampın da birlik ve kırılgan bağları çıkarlara dayalıdır. Geçtiğimiz günlerde meclis, rekor seviyede hızla yükselen yaşam pahalılığına rağmen milletvekillerine 2,1 milyar şilinlik lüks araç tahsis eden yasayı onadı.

Son olarak yineliyoruz ki İslam, gerçek politika ve politikacılar üretir. On üç yüzyıllık Hilafet yönetiminde de tanık olunduğu gibi İslam, politik, ekonomik ve sosyal refah ilkelerine sahiptir. Ve Allah’ın izniyle Hilafetin çok yakında yeniden kurulacağına inanıyoruz. Hilafet, samimi politikaları ile dünyaya önderlik edecek, tüm dünyaya adalet ve dürüstlüğü yayacaktır.