Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu

No: HLu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201301 H. 19 Rabi-ul Evve 1436
M. Cumartesi, 10 Ocak 2015

Basın Açıklaması Charlie Hebdo: Bir İfade Özgürlüğü Şarlatanlığıdır

2011 yılında Norveç'teki Utoya saldırısının ardından hiç bir belirgin kanıt olmadan medya Müslümanları işaret etmiş, ama daha sonra öyle olmadığı ortaya çıkmıştı. Bu kez 07 Ocak Çarşamba günü öğleden sonra medya bir kez daha Müslümanları işaret etti. Bu sefer, on iki kişinin ölümüyle sonuçlanan haftalık Fransız hiciv dergisine yapılan saldırı ile gündeme geldiler. Görüldüğü gibi Norveç saldırısından bu yana medya ile ilgili pek değişikliğin olmadığı anlaşılıyor. Çünkü bu seferde herhangi bir delil ve adam akıllı bir soruşturma olmadan basını sızdırılan görüntülerde faillerin bağırarak Arapça konuşmalarından hareketle Paris saldırısının arkasında Müslümanların olduğu ileri sunuldu. Ardından bu olay doğrudan İslam ile ilişkilendirildi. Bazıları bunu fırsat bilerek olayı kendi lehlerinde kullanmaya çalıştılar. İslam karşıtı söylemin dozajını daha da artırmak için bu tür saldırıları istismar ettiler.

Çok geçmeden yetkililer, saldırganlardan biri kimliğini arabada unuttuğu için şüphelilerin isimlerini açıkladılar ve resimleri basına yansıdı. Ayrıca unutulan bir kişinin kimliğinden hareketle diğer şüphelilerin kimliklerine ulaşmayı başardılar. Sonradan 18 yaşında olan şüphelilerden birinin olay sırasında okulda olduğu açığa çıktı. Bunun inandırıcı olup olmadığını ya da İslami motife sahip olup olmadığını asla öğrenemeyeceğiz. Çünkü zanlılar, Fransız anti-terör timleri tarafından öldürüldüler.

Bu şiddet eylemi, Avrupa'daki Müslüman ya da Gayrimüslim toplum arasında olumsuz sonuçlar doğurdu. İşte şimdi yüzleşmek zorunda kaldığımız gerçek bu. Burada sorulması gereken soru, faillerin Müslüman olup olmamaları ya da İslami motiflere sahip olup olmadıkları değildir. Faillerin, Müslüman olup olmamaları neden o kadar önemlidir? Charlie Hebdo saldırısını hafife almadan gelin Norveç'te olan saldırıya, medyanın ona tepkisine ve olayı önlemek için politikacıların aldıkları önlemlere bir göz atalım. Anders Behring Breivik tarafından Norveç'te hükümet binasına yapılan saldırıda sekiz kişi hayatını kaybetmiş, ardından yaz kampında yaşları daha on civarında 69 masum çocuk vahşice katledilmişti.

Her akıllı insan, şu nedenlerden dolayı bu olayın çok daha kötü ve şiddetli olduğunu kabul eder. Birincisi: Oradaki ölü sayısı neredeyse Paris saldırısının yedi katıdır ve kurbanların çoğu daha on yaşındaki masum çocuklardır. Oysa Charlie Hebdo saldırısı provokasyondur ve kasıtlı çatışma aramanın bir sonucudur. Daha da önemlisi Batı, aşırı sağcı ırkçılığın, ideolojik veya dini ayrımcılığın sonuçlarının neler doğuracağını, kanlı geçmişi göz önüne alındığında nelere gebe olduğunu çok iyi biliyor.

Masum çocuklara saldıran, nefret ve ayrımcılık ideolojisine inanan ve Avrupa'ya tehlike teşkil eden biri, neden toplum için gerçek tehlike olarak görülüp de onu önlemek için ek önlemler alınmış değildir? Bunun yerine neden Paris saldırganlarının Müslüman oldukları yaygarasını koparıyorlar? Yoksa onlar, azınlığın inandığı ideolojinin, topluma İkinci Dünya Savaşının potansiyel canavarından daha büyük tehdit teşkil ettiğini mi düşünüyorlar?

Ya da belki de insanları endişelendiren Fransa'daki Müslüman azınlık değil, aksine yıllardır sömürülen ve bu gün hâlâ da sömürülmeye devam eden Müslüman ülkelerdeki ezici çoğunluktur? Ya da belki de Cezayir ve Libya gibi ülkelerde Müslümanları bastırmak için diktatörlerin iktidara gelmelerine yardımcı olanların kendileri oldukları için korkuyorlardır? Ya da belki de Mali ve Orta Afrika'da yıllarca oraların servetlerini talan ettikleri için korkuyorlardır? Ya da belki de Müslüman ülkelere operasyon düzenleyen Batı koalisyonlarına askeri katkılarından dolayı korkuyorlardır? Yoksa Fransa işlediği suçlardan mı korkuyor? Çünkü onun bir gün bumerang gibi kendisine döneceğini biliyor.

Ben gerçek nedenleri bu yönde aramak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü politikacıların içi boş savaş tamtamlarının, saldırıyı karikatürist saldırısı olarak değil de Batı ve vatandaşlarının tüm önemli değerlerine bir saldırı olarak gören medya ve yorumcuların hiç bir değer ve önemi yoktur. Bunun nedenleri şunlardır:

  • İfade özgürlüğü savunucuları, toplum ve siyasette gerçekleşen adaletsizlik ve zalimlerin ortaya çıkarılmasını ve onları eleştirmeyi bir hak olarak görüyorlar. Daha iyi anlayış ve bilgi elde etmenin ve bir arada yaşamı geliştirmenin yolunun tartışmak olduğunu düşünüyorlar. Böyle düşündükleri halde hakaret karikatürleri ile ilgili olarak herhangi bir argüman ortaya konulmadı. Peki, hakaret karikatürleri birlikte yaşama katkı sağladı mı? Hayır, aksine toplumun farklı kesimleri arasında sadece nefret ve husumete yol açtı. Ve böylece ifade özgürlüğü de hedefinden şaşmış oldu.
  • İfade ve fikir özgürlüğü çifte standarda tabidir. Müslüman kadınlar, kamusal alanda İslami kıyafet giyemiyorlar. Eğitim hakları ihlal ediliyor, kamu hizmetlerinde görevlerini yerine getirme hakkından mahrum edildiler. Kamusal alanda peçe yasaklandı, peçe takanlara cezai müeyyide uygulandı. Hatta hemen hemen bütün İslam dünyasında protestolar oldu ve Charlie Huda'dan hakaret karikatürlerinin kaldırılması istendi, ama onlar bunu dikkate almadılar. Buna karşın karikatürist Maurice Sinet, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Yahudi gelini hakkında bir karikatür yayınladığında özür dilemeyi reddedince işinden kovulduğu görüldü.
  • Anayasal bir hak olarak kabul edilen ifade özgürlüğü, önleyici ve baskıcı yöntemlerle farklı düşünenleri [liberal demokrasi normları dışında düşünenleri] susturmak için kullanılması kulağa paradoksal geliyor. Hatta Rotterdam belediye başkanının "def ol git" şeklinde formüle ettiği gibi gerektiğinde kaba kuvvete bile başvurabiliyorlar. Sadece bu bile ifade özgürlüğü savunucularının bu fikri inanmadıklarını, aksine Müslümanları susturmak amacıyla sadece kendi gündemlerine hizmet etmesi için onu kullanıldıklarını gösterir.

Son olarak biz Müslümanlar, "ümmeti Muhammed'iz". Ona inanıyoruz, onu seviyoruz, onu takip ediyoruz ve her zaman onun onurunu savunmak için de kendimizi feda edeceğiz. Dolayısıyla sözde ifade özgürlüğü ya da her ne olursa olsun hiç bir şey bizi bundan alıkoyamaz.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21
www.hizb-ut-tahrir.nl
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER