Yahudilerin işgalden beri Mescidi Aksa ve Kudüs halkına yönelik saldırıları devam ediyor. Son günlerde işgalci Yahudiler, Mescidi Aksa’yı bölme planını uygulamaya koydular. Dört gün boyunca Mescidi Aksa’nın kapıları kirletmek ve dua için Yahudilere açılırken Müslümanların yüzlerine kapatıldı. Ayrıca Mescidi Aksa halkına işkence yapılmakta, Murabıt kadınların camiye girişi engellenmektedir. Mescidi Aksa’nın Murabıt kadın ve erkekleri terör örgütü olarak kabul edilmektedir.  İşgalci Yahudilerin art arda işledikleri bu cürümler, yöneticiler ve Filistin yönetiminin bu cürümlere karşı verdiği tepkiler karşısında şu gerçekleri dile getirmeyi bir borç biliyoruz:

1- Murabıt Filistin halkı, özellikle de Kudüs halkı, İnşaAllah bundan dolayı büyük sevaba nail olacaktır. Yahudilerin ölüm makineleri karşısında çıplak bedenlerini siper ederek Mescidi Aksa’yı savunanlar, İnşaAllah iyilik mizanında mükâfat elde edeceklerdir. O gün ne mal ne de çocuklar asla fayda vermeyecektir. Savunmasız bu halkın Müslümanlara yönelik bu serzenişlerine Allah’ın izniyle Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesi altında Müslümanların Halifesinin komutanlığında Müslümanların orduları yakında icabet edecektir. Zira Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem hem Hilafeti hem de Hilafetin zafer ve tekbir sesleriyle Beytül Makdis’e girişini müjdelemiştir.

2- Yöneticiler ve onların bakanlarının tepkileri, rezalet ve Yahudiler için güven vericidir. Onlar Kahire’de ortak Arap gücü oluşturmak için görüşmeler yaparken Yahudiler, Mescidi Aksa’yı postalları ile kirletiyorlar. Kınama ve Yahudilerin saldırılarına son vermek için BM ve büyük güçlere yalvarmak dışında Kahire’de onlardan pek bir şey duyulmadı. Orduları seferber ederek Yahudilere yönelik tek bir tehdit bile savurmadılar. Çünkü oluşturulacak ortak Arap gücü, aslında Amerikalılar, Batı ve Yahudiler adına Müslümanlar ile savaşmak içindir. Kışladaki ordular da insanların öfkesinden tahtları korumak ve Müslümanları bastırmak içindir.

3- İşgalci karşısındaki zelil ve çaresiz Filistin yönetimine gelince, liderlik kaosu ve çekişmesiyle meşguldür. Filistin halkına karşı aslan kesilen güvenlik güçleri ise, halkı korumaktan acizdir. İşgalci kuvvetler önünde el pençe duruyor. Arap Birliği ve başkentlerdeki Filistin yönetiminin büyükelçilerine gelince, durumları Arap yöneticilerden pek farklı değildir. Kudüs halkı ve Mescidi Aksa’nın kurtuluşu için ve kâğıt üzerinde Filistin devletinin kurulması için İslam düşmanları olan BM ve büyük güçlere adeta yalvarıyorlar.

Son olarak deriz ki, yöneticiler ve Filistin yönetimi böyle âcizane tavır sergilediği sürece, adam gibi savaşmak, kökünü kazımak, Müslümanları ve dünyayı onun şerrinden kurtarmak için orduları seferber etmedikleri sürece işgalci Yahudi varlığının cürümleri gitgide daha da artacaktır. Yahudi varlığı, mevcut yöneticiler ve yönetimin durumundan pek memnundur. Zira kendisiyle savaşmak yerine Müslümanların öfkesinden onu koruyorlar. Ama biz, hem bu yöneticiler ve Filistin yönetimini, hem de Yahudi varlığını şiddetle uyarıyoruz. Bilsinler ki kurtuluş günü elbette bir gün olacaktır. Yahudi varlığı ve bu varlığı destekleyen ülkelerin kökünü kazıyan Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin orduları elbette bir gün gelecektir. O gün ne yöneticiler ve Filistin yönetimi ne de büyük güçler işgalci varlığa asla fayda etmeyecektir. Aksine işgalci Yahudilerin kökü kazınacak, işgalci varlık, şeytanın vesveselerini bile unutacaktır. Yöneticiler ve Filistin yönetimine pişmanlık o gün fayda etmeyecektir. O gün Filistin halkı ve genel olarak müminler, Allah’ın zaferiyle sevinecekler.

إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا“Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.” ^{[Talak 3]}