Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu

No: FL-BA-2009-MB-TR-0009 H. 23 Cumâde’s Sânî 1430
M. Salı, 16 Haziran 2009

-Basın Açıklaması- Yahudilerin Kibir ve Küstahlığı, Uluslararası Bir Memnuniyet ve Otorite ile Müslümanların Yöneticilerinin Teslimiyetçiliğiyle Karşılanmakta

Netanyahu'nun Filistin ve Arap taraflarının "İsrail'in" bir Yahudi Devleti, Kudüs'ün de "İsrail'in" bölünmez ebedî başkenti olduğunu ve mültecilerin geri dönmeyeceğini tanımaları karşılığında ne kara, ne deniz, ne de hava üzerinde hâkimiyeti olan silahtan arındırılmış bir Filistin Devleti'ni kabul ettiğine dair barış hakkındaki görüşünü dile getirdiği 14.06.2009 Pazar günkü konuşmasının üzerine Beyaz Saray ve Başkanı Obama'nın yanı sıra Avrupalılar, konuşmayı memnuniyetle karşıladılar. Otorite'nin bazı adamları ile bir kısım Arap yöneticileri ise, konuşmaya yönelik içi boş kuru kalabalık eleştiriler yönelttiler ve Amerika ile dörtlü guruptan -kendi ifadelerine göre- Netanyahu'nun baltaladığı barış sürecine yönelik sorumluluklarını üstlenmeleri talebinde bulundular.

Bizler Hizb-ut Tahrir olarak, hem Yahudi varlığına yönelik muamelenin, İslâmî Ümmet ve orduları yoluyla mübarek Filistin arzını gasp eden bu varlığı bitirmeye götürecek bir bağlamda olması gerektiğini, hem de meselenin Amerika'ya, Ortadoğu dörtlüsüne, Birleşmiş Milletler'e ve Ümmetin diğer düşmanlarına isnat edilmesinin Filistin'in daha fazla heba olmasına ve halkının sürgün edilmesine götüren siyasî bir intihar olduğunu sık sık dile getirdik ve aşağıdaki hakikatleri vurgularız:

1. Netanyahu'nun açıkça söyledikleri, Yahudi varlığı içerisindeki tüm siyasîlerin gerçek politikasını temsil etmektedir. Ancak onun dışındakiler, temennide bulundukları ve Müslümanların kanlarına bulaşmış ellerini salladıkları bir sırada katledip tehcir de etmektedirler ki "Barış Güvercini" Perez'in Netanyahu'nun konuşmasını övmesi bunun en çarpıcı kanıtıdır.

2. Netanyahu'yu bu denli açık ve kibirlilikle konuşmaya iten şey, barış vehminin peşinde soluk soluğa kalan ve onu dilenen Arap yöneticileri ile Otorite'nin boyun eğmeleridir. Dahası o, sunduğu şeylerin hepsinin Otorite'nin adamları ile Arap yöneticileri nezdinde kabul gördüğünün, konuşmasını reddetmelerinin insanların öfkesini dindirmek ve insan kitlelerinden korkmaktan öte bir şey olmadığının, hatta reddedenlerin dahi katletmek veya bası uygulamak veya para ve mevki ile yola geleceğinin tamamen farkındadır. Nitekim başkaldıranlardan ve direnenlerden çoğu yola gelerek 67 yılında işgal edilen topraklar üzerinde bir Filistin Devleti'ni kabul etmişlerdir. Otorite ile bazı yöneticilerin, Netanyahu'nun konuşmasında geçenleri reddetmelerinin hakikatine açıklık getirmek için ortaya bir takım sorular koyacağız:

-Otorite, Filistin Kurtuluş Örgütü ve yöneticiler, "Devletlerarası Meşruiyet" kararlarını -ki bir "Yahudi" devletini ifade eden taksim kararı da bunlardandır- kabul edip bunların uygulanmasını talep etmediler mi?

-Eğer Otorite, bir vehim olan Filistin Devleti'nin "silahtan arındırılmış" olarak nitelendirilmesine itirazında samimi ve bu itiraz bir gerçek ise o halde müstakbel devleti için istediği silah, Yahudilerle savaşmak için midir, yoksa kiminle savaşmak içindir?

-Filistinli resmî liderler, "geri dönüş" ibaresini kullanmaktan vazgeçerek bunu, "geri dönüşü" ilga eden ve bu "hakkı" el-İsrâ ve'l Mirâç arzı için birkaç dirhem bedel kılan veya Filistin Otoritesi bölgelerine simgesel bir dönüş haline getiren "geri dönüş hakkı" ibaresi ile değiştirmediler mi?

-Ya Yahudiler, bu tutumlarında ısrar ederlerse, Otorite ne yapacak? Filistin'i geri almak veya mültecilerin geri dönmesi için onlara savaş mı açacak, yoksa -İslâm'ın ve Müslümanların düşmanı olan- Amerika, işimizin sahibi olacak ve Amerika'nın bizler adına kabul ettiklerini kabul edip şükredenlerden mi olacağız? Filistin halkı, Yahudilerin bu tutumlarında ısrar etmesi halinde özellikle yirmi sene içerisinde yerin dibine geçiren müzakereler üzerinden Yahudilerle şansını denemesinden sonra Otorite'nin ne yapacağını kendilerine haber vermesini beklemektedir.

3. Hiç şüphesiz bugünlerde meydana gelenler, hakların dilenilmeyeceğine, Yahudilerin ne bir ahit, ne de bir zimmet gözettiklerine ve ne zaman bir anlaşma yapsalar yine kendilerinden bir gurubun onu bozduğuna dair bir kanıttır. O halde müzakereciler, aldatmacadan başka bir şey vaat etmediği halde her defasında Amerika'nın kendilerine vaat ettiği barış serabının peşinde ne zamana kadar koşuşturacaklar?

2. Bir kez daha yineler ve vurgularız ki Filistin'i, tüm Filistin'i Yahudilerin pençelerinden kurtararak onu yeniden İslâm diyarının bir parçası haline döndürecek fetih birliklerini harekete geçirmeye muktedir olacak şekilde Ümmetin durumlarını düzenlemek için gecesini gündüzüne katan Filistin'in süvarileri vardır.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيبًا  "Diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur ki çok yakındır." [el-İsrâ' 51]

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine gâliptir, muktedirdir. Velâkin insanların çoğu bunu bilmezler!" [Yûsuf 21]

 

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 0598819100
www.pal-tahrir.info
E-Mail: info@pal-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER