Yahudi varlığı, Toprak Günü Büyük Geri Dönüş Yürüyüşüne katılan Filistinlilere karşı korkunç bir katliam işledi. Onlarca savunmasız Filistinliyi öldürdü, yüzlercesini yaraladı. Yahudi varlığının tehdidine rağmen yüz binlerce Filistinli, samimiyet ve cesaretini göstermek, Filistin’in büyük bölümünde Yahudi işgaline meşruiyet veren batıl anlaşmaları tanımadığını ifade etmek için büyük geri dönüş yürüyüşüne katıldı.

İşgal güçleri tarafından Filistin ve halkına karşı işlenen katliamlar, kutsal topraklarda akıtılan temiz kanlar, İslam dünyasındaki yöneticilerin alnına vurulmuş kara bir lekedir. İşgal kuvveti ile uzlaşan, müzakere yapan, Filistin’in büyük bölümünde işgalin meşruiyetini tanıyan Filistinli liderler, işgal güçlerinin elini savunmasız Filistin halkının kanını bulamalarının, küstahlık ve zorbalıkta sınır tanımamalarının, kutsal toprakları Yahudileştirme sürecine hız vermelerinin temel nedenidir.

Filistinlilerin bu etkinlikleri göstermektedir ki geri dönüş kavramının gerçek ve doğru anlamı, Filistin’i kurtarıp Müslümanların kutsalları arasına yeniden katmaktır. Filistin kurtarıldığında, Filistin halkı işgal süngüsü ve kontrolü altında zelil olarak yaşamak yerine güçlü ve başı dik olacaktır. Geri dönüş hakkı ile eş zamanlı olarak 1948 yılındaki işgal topraklarında Yahudi varlığının meşruiyetini tanımak, büyük bir ihanet ve siyasi manipledir. Filistin’in peşkeş çekilme komplosunu yasalaştırmaktır.

Ümmet, saatler içinde Filistin’i özgürleştirebilir. Çünkü ümmet, cihat ve Allah yolunda şehadet akidesine, sofistike silahlara ve cesur ordulara sahiptir. Ordular, Yahudi varlığının kökünü kazımak ve kutsal toprakları kurtarmak için yanıp tutuşuyor. Kutsal toprakları İslami yönetim altına iade etmek ve böylece geri dönüş hakkının gerçek anlamını gerçekleştirmek için can atıyor. Ama yöneticiler ile Filistin yönetimi ve yandaşları, savunmasız ve silahsız insanları işgal kurşunlarının önüne itiyor. Ordular ise kışlalarda yatıyor. Ya da halkları bastırmak, Müslümanlar ile savaşmak, Amerika ve Batı hizmetinde kullanmak üzere kışlalarından çıkarılıyor.

Türkiye, Mısır, Ürdün ve diğer yöneticilerin işgalin cürümlerini kınayıcı açıklamaları, politik şarlatanlıktır. Bu yöneticiler, Filistin halkı katleden Yahudilerin gerçek ortakları, Yahudi varlığının bekasını perçinleyen ve himaye sağlayan işbirlikçileridir. Örneğin Mısır, Gazze Şeridi’ne abluka uygulamakta, Ürdün ise Yahudi varlığı ile olan uzun sınır şeridini korumak için çaba sarf etmektedir... Aşağılık Filistin yönetimi de yeni uluslararası işgal altında Filistin halkını zayıf ve bitkin düşürüp kalkamaz hale getirmek için uluslararası koruma talep etmektedir. Yeni uluslararası işgalin sonuçları daha şiddetli ve daha tehlikeli olacaktır.

Hizb-ut Tahrir olarak diyoruz ki Müslümanların temiz ve saf kanı, sömürgeci veya bölgesel devletler arasında alınıp satılan ticari bir meta değildir. Anlaşma ve ittifakları yasalaştırmak için Truva atı, iktidar çatışması için yakıt ya da uluslararası işgali Filistin’e çekmek için bir bahane de değildir. Aksine bu eylemler, gökleri sarsan eylemlerdir. Bu eylemler yüzünden Filistin ve halkının yardımına koşmayan yöneticileri devirmek ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında müminlerin emirine biat etmek için çabaları yoğunlaştırmalıyız. Müminlerin Emiri, Beytül Makdis ve işgal altındaki bütün İslam ülkelerini kurtarmak için izzet, zafer ve cihat meydanlarında ümmet ve ordularına liderlik edecek, Yahudi varlığının kökünü kazıyacak, Amerika ve sömürgeci ülkeleri hüsran ve zillet içinde Müslüman ülkelerden kovacaktır.

وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ“Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Yusuf 21]}