Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu

No: u0130Su2013BAu20132014u2013MBu2013TRu201306 H. 9 Zilhicce 1435
M. Cumartesi, 27 Eylül 2014

Basın Açıklaması Danimarka Devleti, Irak ve Suriye Savaşına Katılarak Azgınlaşıyor

26 Eylül 2014 Cuma günü, Danimarka Başbakanı, Danimarka'nın, yedi adet F16 savaş uçağı ve gerekli askeri personel göndererek savaşa katılacağını açıkladı. Başlangıçta, Danimarka savaş uçaklarının sadece Irak'ın bombalanması için kullanılması planlanıyor. Danimarka hükümeti, henüz Amerika Birleşik Devletleri, ondan böyle bir talepte bulunmadığı için Suriye'de hedeflerin bombalanmasına katılmayacak ya da uzak duracak.

Hiç bir kıymeti harbiyesi olmayan bu küçücük Danimarka devleti, bir kez daha İslam dünyasına karşı savaş tamtamları çalan Amerika ile birlikte cephenin en ön saflarında yer almayı yeğledi. Bu durum kesin olarak şunu ispat eder ki kim hükümete gelirse gelsin Danimarka, İslamofobi kâbusu yaşayan, paranoyak olmuş ve her zaman ABD'yi memnun etme arzusuyla yanıp tutuşan bir ülkedir. 
Bu yeni saldırının, yalan ve aldatma üzerine kurulduğu dikkatlerden kaçmamalıdır. Nitekim bu yalanlar, kendisini politikacıların hizmetine adayan, onları hoşnut etmek için elinden geleni yapan medya tarafından da geniş destek gördü. Bu yalanların başında da ulusal nüfusun endişe ve korku içinde olması ve Danimarka'nın güvenliğini sağlamak iddiaları geliyor. İşte savaşa katılmanın arkasındaki etken ve faktörün bunlar olduğu ileri sürülüyor. Oysa gerçek şu ki bu savaş, daha fazla istikrarsızlık ve sıkıntıya neden olacaktır. Bunlarla birlikte Danimarka da dâhil olmak üzere koalisyona katılan ülkelere yönelik nefret iyice artacaktır.

el-Bağdadi grubunun oluşturduğu tehdit çok büyüktür. Bu yüzden böyle geniş çaplı bir koalisyon ve ordular gerektiriyor sözü tamamen saçma ve kesinlikle doğruluktan yoksundur. Şüphesiz İslami bakış açısına göre bu grubun Hilafet Devletini ilan etmesi, kaos yaratma kapasitesinin olması, Müslüman ve Gayrimüslimleri haksız yere öldürmesi tabii ki bir sorundur. Ama onlar yine de herhangi bir Batı ülkesine tehdit oluşturmuyorlar. Bölgeye doğrudan yapılacak askeri işgali haklı çıkarmak için IŞİD'in eylemleri şişirildi. Uzun zamandan beri Amerika Birleşik Devletleri, Irak'ı üçe bölmeyi planlıyor. Şimdi sahada bu gerçekleşiyor gibi görünüyor. Ayrıca Batı, Suriye'ye müdahale ile arzuladığı sonuçları elde edemeyecektir. Çünkü üç yıl boyunca Müslümanlar katledilirken, olup bitenleri oturup bir seyirci olarak kenardan izledi. Bütün kötü niyetli girişimleri, Suriye'deki Müslümanlar tarafından bir bir reddedildi. Suriyeli çoğunluk, Suriye sorununa İslami çözüm konusunda ısrar etti. Batılı ülkeler, kendi gündemlerini uygulamak için şuana dek uygun fırsat bulamadı.

Sonra "Irak Şam İslam Devleti" örgütünün, dünyanın tanık olduğu en büyük kötülük olduğunu lanse ettiler. Oysa şimdiye kadar Beşşar Esed rejimi, çeyrek milyon Müslümanı katletti. Bu konuda kimyasal silahlar ve varil bombaları da olmak üzere tüm araçları kullandı. Dünyanın gözleri önünde izahı mümkün olmayan cürümlerini işlemeye hâlâ da devam ediyor. Dünya gözünü bile kıpırdatmış değil.

Sonra tüm bunların ardından, kalkmış Batı şimdi müdahale için bize geliyor ve istisnasız sahada çalışan tüm İslami grupları, Müslümanların kanı pahasına ve iradelerine karşın kendi gündemini dayatmak için hedef alıyor! Nitekim bütün Batı dünyası yanı sıra geri kalan koalisyon ülkelerinde de şimdi benzer iddialar ve hurafeler yankılanıyor. Bu iddiaların görünen amacı, sadece bölgeye yönelik bir savaşı meşrulaştırma girişimiyle sınırla kalmıyor, aksine bunun yanında Batı ülkelerinde terör atmosferi de yaratıyor. Yapay korku seviyesi yükseldiğinde, İslam'ı şeytanlaştırma kampanyaları da bir o kadar yükseliyor. Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak için tasarlanan yasalar ve girişimler artıyor.

Müslümanlar, kınama gibi bilfiil artan baskılar ile karşı karşıyalar. Sadece belirli bir grup ya da hareket değil, aynı zamanda cihat, RasûlullahSallAllahu Aleyhi ve Sellem'in siyah bayrağı ve ayrıca Hilafet fikri gibi İslam'ın temel ve esasi hükümleri de kara propagandayla yüz yüzedir. Onlar, bizim etkisi ve özü olmayan içi boş bir kabuk gibi olana dek kınama, suçlama, özür ve açıklama konusunda devam etmemizi istiyorlar. Bu çerçevede İslam'ın bu konuda razı olduğu hatta farz kıldığı doğru pozisyonu açıklamak ve vurgulamak önemlidir.

Daha da önemlisi, onların olmamızı istedikleri yerde olmamaya özen göstermeliyiz. Aksine bütün gücümüzle İslam'ın doğru çözüm ve tedavilerine, tavırlarına dört elle sarılmalıyız. Biz, hiç bir şekilde Batının bu işgalini, Irak ve Suriye'de binlerce Müslümanın öldürülmesini kabul etmeyiz ve tanımayız. Biz, Müslümanları ve İslam dininin özünden olan temel parçaları şeytanileştirme girişimine neden olan bu yapay korku atmosferini de kabul etmiyoruz.

Aksine Müslümanlar olarak yapmamız gereken, tüm gücümüzle, eksiltmeden, artırmadan olduğu gibi İslam'ın yanında yer almaktır. Müslümanlar olarak biz, İslam'a ve Müslümanlara yapılan bu saldırıların devam edeceğinin farkında olmalıyız. Bizi güden ve koruyan siyasi bir varlık olmadığı sürece bu saldırıların yoğunluğu ve gaddarlığı daha da artacaktır. Müslüman dünyasındaki tüm yöneticilerin, içerik veya hedef olarak tarihin benzerine tanıklık etmediği bir ihanetle karşı karşıya olduklarını bilmeliyiz.

Bizim ve ümmetimizin yaşadığı trajedi ve felaketlere ilelebet son verebilecek yegâne yol ve mekanizma, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafettir. Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın bir vaadi ve sözüdür. Allah'ın izniyle Hilafet kurulduğunda, küçük ve sefih Danimarka devleti de içinde olmak üzere bütün dünyayı sarsacaktır.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+45) 50 59 90 66
www.hizb-ut-tahrir.dk
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER