Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu

No: ISu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130005 H. 2 Şevvâl 1432
M. Çarşamba, 31 Ağustos 2011

-Basın Açıklaması- Siyasetçilerin Hizb-ut Tahrir'i Suçlaması Yanlılarının Oylarını Kazanmak İçindir

Parlamento seçiminin başlamasıyla ilgili yapılan açıklamadan sonra bazı siyasetçiler seçim kampanyalarında kullandıkları afişlerin indirilerek tahrip edildiğini ve Falbi Haln salonunda yapılan Fıtır (Ramazan) bayramı kutlamaları esnasında bir milletvekili adayının saldırıya uğramasının faili olarak Hizb-ut Tahrir'i suçladılar. Bu asılsız ithamlara ilişkin aşağıdaki hususları belirtmek gerekir:

 

  • Bu siyasetçinin iddia ettiği gibi Hizb-ut Tahrir üyeleri Fıtır bayramı kutlamaları esnasında hiçbir bildiri dağıtmamıştır. O hepsinden çok iyi bilir ki Falbi Haln salonunda dağıtılan bildirinin ne Hizb-ut Tahrir ile ne de yanlılarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Onun ileri sürdüğü bu iddialar; kendi partisindeki konumunu kaybetmesine neden olan yaptığı sahte işlerden dolayı meydana gelen skandaldan kamuoyunun dikkatini başka yöne çekmek içindir. Zira bu skandalı bazı medya organları daha sonra yeniden gündeme getirdi.
  • Herkes çok iyi bilir ki bu eylemleri işleyenlerin tersine Hizb-ut Tahrir üyeleri yaptıkları işler ve açıklamalardan asla kaçınmaz. Buna ilave olarak da kendi görüşlerini beyan etmede Hizb-ut Tahrir üyelerinin üslubu sadece delil ve kesin kanıtla sınırlı olup bu sorumsuz davranışlardan uzak dururlar, ‘cehenneme gidin' gibi ifadeler ve siyasetçilerin kullandığı sokak dilini kullanmaktan kendilerini tenzih ederler. Bunun sebebi ise İslam'ın bize bunu yasaklamasıdır.
  • Hizb-ut Tahrir üyeleri ve yanlılarına karşı olan suçlamalarını teyid etmek amacıyla demokrat sistemlerde yapılan seçimlere katılmayı rededen Hizb-ut Tahrir'in görüşleri istismar edilmiştir. İşte bunun için ‘Demokrasiyi benimsemeyen barbari olup cinayet işlemekten geri durmaz' sözü yeniden canlandırıldı. Buna göre demokrasiye yapılan herhangi bir eleştiri -gerçeklik payı ne olursa olsun- hemen karalama kampanyasıyla karşı karşıya kalır. Siyasetçiler bu tür eleştiri içeriğine karşı koymaktan aciz oldukları için eleştiri yapanları suçlamakla uğraşırlar. Bu da ‘Ortak bir faktörün bulunmasından dolayı suçlamak' veya ‘Toplu sorumluluk' ilkelerine göre gerçekleşir. Bu ilkeleri siyasetçiler siyasi hitabelerde ve taraftar toplamada kesin bir dille reddettiler. Zira bu tür ilkeler yabancılara karşı insanları kışkırtmış, aşırı sağın ve Oslo katliamı gibi cinayet işlerinin alevlenmesine neden olmuştur. Çok açıktır ki onların bu ilkeleri sadece Müslümanlar üzerine uygulanır. Zira siyasetçiler; Müslümanların yaptıkları bazı işlerden dolayı İslami görüşlere saldırmak için bu tür ifadeleri kullanmaktan tereddüt etmezler. Ayrıca onlar İslami kurumları ve imamları hatta İslam'ı da suçlu buluyorlar. Bunun sebebi ise bazı fertlerin sivillere saldırmasıdır ki bunu ‘İslami terör' olarak adlandırırlar.
  • Seçmenleri kazanmak için bazı siyasetçilerin başarısız uğraşısı ve onların şu anki seçim kampanyasıyla alakalı siyasi görüşlerini teyid etmek için medya organlarını kendilerine çekmekten aciz kalışları bu tür ucuz ve basit suçlamalar yapmalarına itmiştir. Halbuki onlar kesin olarak biliyorlar ki bunların hepsi iftiradır. Siyasetçiler tarafından Hizb-ut Tahrir'e suçlamalar yöneltmek yeni bir şey olmayıp her milletvekili veya belediye seçimiyle eş zamanlı olarak takip edilen bir politika haline gelmiştir. Bu ise özellikle seçmenlerin gönlünü kazanmak için akli ve siyasi kabiliyetten yoksun olan ‘siyasetçiler' tarafından yapılmaktadır. Böylece onlar İslamofobya'yı kullanarak kendilerini kurban veya ‘İslamcılar' adı verilen şeyin karşıtı olarak gösterirler. Dikkat çeken husus şudur ki siyasetçilere saldırı içeren bütün suçlamalar hakkında ne bir mahkeme kararı alınmış ne de hatta mahkeme tarafından suç duyurusu yapılmıştır. Bu da bunların hepsinin sadece propaganda için olduğunu gösterir.

 

Bu tür suçlamalar, kampanyaları Müslümanlar nezdinde seçimlere katılmanın faydasız olup iyi bir sonuç getirmeyeceği inancını bir kez daha kanıtlayacaktır. Müslümanların bu siyasetçileri reddetmeleri tabi bir şeydir. Çünkü bunların tek derdi kendi halklarını diğerlerden nefrete tahrik etmek ve kışkırtmaktır. Ve demokratik sistemde seçimlere katılmayı reddetmek de tabi bir şeydir. Çünkü tecrübeye göre halkı kazanan en ideal siyasetçinin -Machiavelli'nin tabirine göre- ‘İki yüzlü ve büyük sahtekar olması' gerekir.

 

Şadi Farica

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Temsilcisi
İskandinavya

E-mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+45) 50 59 90 66
www.hizb-ut-tahrir.dk
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER