İçişleri Bakanı Sajid Javid Cuma günü yaptığı konuşmada Müslümanları “aşırı görüşlere” sahip olmakla suçladı ve “topluma entegrasyon olma, İngilizce öğrenme, topluluklara destek çıkma ve ulusal kimliği kutlama” çağrısında bulundu. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping böyle bir konuşmadan elbette gurur duyacaktır. Beyin yıkama, yeniden eğitim, orada burada Müslümanlara yapılan baskıları haklı göstermek için Sayın Javid ile Çin Devlet Başkanı aynı gerekçeleri kullanıyor.

Gerek İngiliz gerekse Çin hükümeti, laik ideolojileri ya da İslam ve Müslümanlara yönelik fanatik nefretleri için entelektüel bir temele sahip olmadıklarını çok biliyorlar. İnançsız oldukları için fikirlerini savunmaya kalkıştıklarında korkaklar gibi üşüşüyorlar. Çeteleri kışkırtmak için hakaret edici sahte iddialarda bulunuyorlar. Düşünce polisliği yapan haydutların arkasına saklanmak için kaçışıyorlar. Bu yeni bir normdur. Çin’in baskıcı taktikleri yeni değil, aksine bu taktikleri on yıllarca kolonilerinde aynı şeyi yapan ve şimdi onları ülkelerine taşıyan Batılı hükümetlerden öğrendiler.

Batılı hükümetler, sıradan vatandaşların hayatını etkileyen çok sayıda problemin çözümüne yönelik politikalardan yoksun olmaları nedeniyle inandıkları seküler ideolojinin yetersizliğini gizlemek için küfürler savuruyorlar. Akıllı biri, dünyanın sefaletine neden olan başarısızlık kataloğundan nasibini alır ve tüm insanlığa içtenlikle nasihatte bulunan Müslümanların tavsiyelerine kulak verirdi. Bu, kıyamet günü öncesinde Allah’ın son peygamberinin tavsiyesidir.

Dünya elitleri, yandaş bakan ve memurları, çarpık kapitalizm ideolojisine sarılıyor. Yıkıcı davranışlarını reddeden insanlığın kaçınılmaz uyanışını geciktirmek için giderek daha fazla ümitsiz taktikler kullanıyorlar. Mesaj son derece açık. İslam’ın belli bir yönüne sarılan Müslümanlara yönelik cadı avı başlatılacak ve zayıf seküler tanrı için dinlerini terk etmek zorunda kalacaklar, aksi takdirde devletin ve histerik çetelerin öfkesine maruz kalacaklardır.

Daha önce Javid’e meydan okuduk. Fikirlerini ve politikalarını tartışmak için baskıcı kapitalizmi savunanlara meydan okumayı sürdürüyoruz. Kaybedeceğini anlayan korkaklar, entelektüel araştırmadan kaçarlar. Bugünkü hükümet gibi “aşırılık” görüşleri “vur kaç” taktikleri için kullanırlar. İçeride ve dışarıda hükümetin baskılarına karşı çıkan ve ifşa eden İslami grupları “aşırılık” olarak yaftalayanlar, güçlü yalancıları koruyan tuhaf İngiliz hukuk sisteminin arkasına saklanıyor. Düşüncelerine meydan okuyan grupları kötüleyip iftira atıyorlar. Çünkü mahkemeler hiçbir grubun yalana meydan okumasına izin vermeyecektir. Bu nedenle İngiltere’de her zaman zenginler kazanır.

Bu tür nefret ve hakaret karşısında Müslümanlar ile hakikati ve adaleti arzulayan herkes, Rabbimizin öğretilerine geri dönmelidir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلَّهِ وَلَوْ عَلَىٰ أَنفُسِكُمْ أَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ إِن يَكُنْ غَنِيًّا أَوْ فَقِيرًا فَاللَّهُ أَوْلَىٰ بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوَىٰ أَن تَعْدِلُوا وَإِن تَلْوُوا أَوْ تُعْرِضُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا  “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. Şahitlik ettikleriniz zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın. Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” ^{[Nisa 135]}