Hasina hükümetinin yolsuzluk çılgınlığı ve kamu parasını mega projeler adına yağmalaması, Bangladeş ekonomisini korkunç bir hızla dumura uğrattı. Mega projeler için alınan dış kredilerle (42,86 milyar ABD Doları) sözde ‘kalkınma’, ülkenin para birimini aşındırdı, kitlelerin satın alma gücünü zayıflattı, güçlü elitlerin çıkarlarını destekledi. Dış krediler, anaparasını ödedikten sonra bile yıllarca Bangladeş’in borç batağında debelenmesini sağlayacaktır. Hasina hükümeti, bu borç yükünden kurtulmak için şimdi bizi bir kısır döngüye sürükledi. Zira önceki borç yükümlülüklerimizi ödemek için daha fazla borç almak zorunda kalacağız! Amerikan yanlısı düşünce kuruluşu ve karanlık sivil toplum üyeleri, tükenmekte olan döviz rezervine bağlı olarak yaklaşan dış borç krizi nedeniyle kötü şöhretli yeni sömürgeci kurum IMF ile müzakere talebinde bulunuyorlar. Ödemeler Dengesi açığını kapatmak için kredi alınmasını istiyorlar. ^{(Dr. Debapriya The Business Post, 23 Temmuz 2022).} Hükümet zaten IMF’den 4,5 milyar ABD doları tutarında “kredi yardımı” istedi.

Bangladeş’in birbirini izleyen laik kukla rejimlerinin ihaneti, Dünya Bankası ve IMF’nin ekonomimize ve özellikle de enerji sektörümüze ölçülemez zarar vermesini sağladı. Bangladeş’teki mevcut ve önceki kukla rejimleri, devlete ait şirketimizin gaz ve petrol arama kapasitesini geliştirmek yerine enerji sektörünü ithalata bağımlı hale getirdiler. IMF reçetesi doğrultusunda kapitalist elit yararına enerji sektörümüzü özelleştirdiler. Böylece enerji sektörünü kitleler için oldukça pahalı hale getirdiler. IMF reçeteleri, güçlü elitlerin neden olduğu krizi sıradan insanların omuzlarına yüklemektedir. IMF’nin dikte ettiği devasa özelleştirme programı, hükümeti yalnızca vergilere ve dış kredilere bağımlı hale getirdi. Şimdi enerji sektörümüz çöküşün eşiğinde ve Ödemeler Dengesi krizinin yükünü biz çekeceğiz. Şimdi sözde entelektüellerimiz, Sri Lanka benzeri bir krizden kaçınmak için IMF’den borç almamız gerektiğini söylüyorlar. Bunlar, Amerikan haber kanallarının Washington destekli IMF’den kredi almak için Sri Lanka’ya sundukları argümanların tıpatıp aynısıdır ^{(“ Sri Lanka’nın IMF’ye gitme isteksizliği, onu ekonomik bir uçuruma itti “, CNBC News, 18 Nisan 2022).}

Ey insanlar! Neokolonyalist kurumlardan alınan bu kredilere sadece ekonomik mercekten bakılamaz; Bu krediler ciddi jeo-politik tehlikeler içerir. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’ni ticari bir varlık olarak gören bu alt kıtanın insanları, nihai olarak bedeli egemenlikleriyle ödemek zorunda kaldılar. Bu şirket uzun süredir yok ama ekonomimizi yok etmek ve ülkemizi ve halkımızı boyunduruk altına almak için neokolonyalist kurumlarla - WB ve IMF - işbirliği yapan Mujib - Zia ve Hasina - Halide gibi Batılı kukla yöneticiler yetiştirdi. Tarihsel olarak IMF, hiçbir zaman “fakir” veya “gelişmekte olan” ülkelere müdahale etmedi. Kriz zamanlarında ekonomik sorunlarının üstesinden gelmelerine yardımcı olmadı. Gerçekte IMF, Batılı kapitalist ulusların küresel ekonomideki egemenliğini sürdürmek ve özellikle becerikli Müslüman ülkelerin ekonomilerini felç etmek için kurulmuş bir sömürge aracıdır. Bu kurumun amacı, Müslüman ülkelerin kendi ayakları üzerinde durmamasını ve Batı hegemonyasının gerçek bir rakibi haline gelmemesini sağlamaktır. Bu nedenle, DB/IMF reformlarının, Bangladeş’teki herhangi bir hükümeti petrol ve gaz arama çalışmalarına yoğun bir şekilde yatırım yapmaya zorladığını görmedik. Enerji sektörüne yatırım yapsaydık, kendi kendine yetebilmemiz için modern teknoloji ve uzmanlığa sahip olabilirdik. Aksine bu kurumlar, bu stratejik enerji sektörünün özelleştirilmesi ve ithalat bağımlılığı için bastırdılar. Paranın güçlü yerli ve yabancı seçkinlere ve sömürgecilere tek yönlü akışını sağladılar. Ayrıca, kemer sıkma önlemleri, kamu hizmetlerinde vergi artışı, akaryakıt ve diğer temel ihtiyaçlardan sübvansiyonların kaldırılması gibi kötü niyetli kredi koşulları, ekonomik sefaleti artırdı ve gelişmemizi engellediler.

Ey Müslümanlar! Sadece Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin yeniden kurulması, Bangladeş’i sömürgeci kâfirlerin ve kuklalarının neden olduğu sosyo-ekonomik sıkıntıdan ve felaketten kurtarabilir. Hilafet, bağımsız bir İslami ekonomik vizyona sahip olacak, bizi gerçek ilerlemeye ve refaha götürecektir. Hilafet, Dünya Bankası/IMF ve diğer küfür kurumlarla, ümmetin egemenliğine zarar veren politikaları ve programlarıyla tüm bağlarını kesecektir. Hilafet, her türlü faizi yasaklayacak, bizi sonsuza kadar borç batağında boğmak isteyen kredi sistemlerini sona erdirecektir. Hilafet, halkın işlerini gütmek için istihdam ve büyük gelirler sağlayacak askeri odaklı ağır sanayi, büyük ölçekli imalat ve inşaat gibi üretim sektörlerine yatırım yapmaya başlayacaktır. Ulusal petrol ve gaz arama şirketi BAPEX’i kendi kendine yeten bir kuruluş haline getirmek için kapasite geliştirme programı başlatacak, böylece bölgede bir güç olmak için enerji bağımsızlığına sahip olacaktır. Batı destekli laik yönetim sisteminin başarısızlıklarının çoğuna zaten tanık olduk. Öyleyse Raşidi Hilafet liderliğine geri dönerek bu dünyada hakkımızı aramanın zamanı gelmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللَّهُ الدَّارَ الآخِرَةَ وَلاَ تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَأَحْسِنْ كَمَا أَحْسَنَ اللَّهُ إِلَيْكَ وَلاَ تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الأَرْضِ إِنَّ اللَّهَ لاَ يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ  “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Allah bozgunculuk yapanları sevmez.”^{[Kasas 77]}