Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, yalan, aldatma ve zulüm sistemi olan demokrasinin gerçek yüzünü ifşa etmek ve ortadan kaldırılmasını talep etmek için 27 Temmuz 2018 Cuma günü Cuma namazı sonrası Dakka ve Chittagong camileri önünde Cuma bildirisi (halka hitap konuşmaları) organize etti. Konuşmacılar, Şeyh Hasina rejiminin iğrenç “Chanakya Niti” (aldatma politikasından) söz ederek şunları söylediler: İşçiler, çeşitli üniversite ve kolej öğrencileri tarafından düzenlenen ayrımcı kota reformu hareketinin çığ gibi büyüdüğünü gören Awami Ligi (AL) hükümeti, göstericilerin taleplerini karşılamak için sahte vaatler sundu. Ardından Hasina rejimi, hareketi bastırmak için iğrenç fikirlere başvurdu. Chatra League öğrenci kanadını devreye sokmasının yanı sıra orantısız güç kullandı. Halen polis, hareketin tüm kilit organizatörlerini kaçırmaya ve tutuklamaya devam ediyor. Gerçekten de bu tür yalanlar, aldatma ve zulümler, insanların onlarca yıldır yaşadığı demokratik sistemdeki yöneticilerin gerçek politikalarıdır. Bu yöneticiler, halka yalan vaatler sunarak iktidara ulaşırlar ve egemen otoriteyi elde ederler. Egemen otoriteyi kullanarak emperyalist ve bir avuç kapitalist elitin çıkarlarına hizmet ederler. Halkın büyük çoğunluğunu haklarından mahrum ederler. İnsanlar, haklarına talep etmek için sokaklara döküldüklerinde halka kurşun sıkarlar, copla darp ederler. Demokrasinin beşiği sayılan ABD, İngiltere ve Avrupa ülkelerinde, kitlesel protestolar ve yöneticilerin zulmü rutin olaylardır.

Konuşmacılar, demokratik sistemde yöneticilerin, kota sistemini idarede kadrolaşmak için kullandıklarını söylediler. Yozlaşmış siyasi gündemlerini gerçekleştirmek ve iktidarlarını sağlama almak için bu yandaş grubu kullanırlar. Yolsuzluğa batmış ve halkın haklarını sürekli olarak gasp eden bu yöneticiler, halk arasında yükselen öfkeyi ve protestoları bastırmak için bu yandaş gruptan istifade ederler. Bu ayrımcı kota sistemi gibi hayatımızı perişan eden, mutsuz kılan yüzlerce başka sorun var. Yöneticiler, taleplerimizin KDV karşıtlığı ve öğretmenler dâhil müdürlere güvence talep etmek gibi konularla sınırlı kalmasını istiyorlar. Böylece bu insan yapımı demokratik sistemi gerçek sorun olarak görmeyelim. Bu sorunlar asıl sorunun belirtileridir, oysa tüm sıkıntılarımızın kaynağı, mevcut demokratik siyasal sistemdir. Dolayısıyla laik demokratik sistemi muhafaza etmek, tüm çaba ve enerjimizi kota sistemi gibi çeşitli konular üzerine yoğunlaştırmak hiç bir şeyi çözmez. Aksine tüm çabalarımızı bu yozlaşmış ve baskıcı demokratik sistemi ortadan kaldırmaya yoğunlaştırmalıyız ve Allah’ın indirdiği tek doğru ve adil sistem olan Hilafeti yeniden kurmak için çalışmalıyız.

Hilafet, halkı bu baskıcı demokratik sistem altındaki sefaletten kurtaracak, halkın işlerini güdecek ve adaleti sağlayacaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ الْإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. İmam çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”Hilafette Halife, ümmetin sorumluluğunu üzerine alır ve bu bir farzdır. Dolayısıyla insanların işlerini güderek Allah’ın rızasını arar ve aynı zamanda herhangi bir ihmalkârlığı nedeniyle Allah’ın azabından korkar. Hilafet devletinde Halife, yasama hakkına sahip değildir ve yasaların üstünde değildir. Şeriat, tüm yasalar için temeldir. Buna ek olarak Halife, görevleriyle ilgili olarak halka, medyaya, siyasi partilere, ümmet meclisine ve mezalim mahkemesine hesap verecektir. Hilafet, tüm vatandaşların yiyecek, giyecek, barınak, sağlık ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve lüks bir hayat sürmelerine yardımcı olacaktır. Gayrimüslimlerin güvenliğini sağlayacak ve tüm vatandaşlık haklarından yararlanmalarına imkân verecektir. Hilafet, sarsıcı yolsuzluğa ve insanların zenginliğinin yağmalanmasına son verecek, refahın doğru dağılımını sağlayacak ve böylece insanlar arasındaki ekonomik ayrımcılığı sona erdirecektir.

Halkın talepleri doğrultusunda düzenlediği sokak hareketlerine ve protestolarına değinen konuşmacılar, halkın tiranların öfkesinden korkmadıklarını kanıtladıklarını söylediler. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir adına halkı cüzi talepleri protesto etmemeye, aksine ülkeyi AL-BNP rejiminden kurtarmak için harekete geçmeye çağırdılar. Hizb-ut Tahrir liderliğinde Raşidi Hilafeti yeniden kurmak ve kendilerini devlet adamı olarak hazırlamak için entelektüel ve politik mücadeleye katılmaya davet ettiler. Konuşmacılar, çok yakında ikinci Raşidi Hilafetin kurulacağı müjdesiyle konuşmalarını sona erdirdiler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّ نَصْرَ اللَّهِ قَرِيبٌ “Şüphesiz, Allah’ın zaferi yakındır.” ^{[Bakara 214]}