Pazartesi günü Amerika Barış Enstitüsü’nün mali desteğiyle Eşitlik, Barış ve Demokrasi Kurumu, Afganistan’daki savaş ve aşırılıkla mücadele nedeniyle 2014 yılında 9.091 milyar doların boş yere harcandığına işaret eden bir rapor yayınladı. İroniktir ki çarçur edilen para, Afganistan ulusal bütçesinin %13’den daha fazladır. Bu nedenle Amerika Barış Enstitüsü, büyük mali kayıpları kısmak amacıyla Afgan hükümetinin anlamlı ve önemli farklı adımlar atması gerektiğini vurguladı.

 Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, tüm bu araştırmalar ve raporların bu gibi sonuçlarını, İslam’a ve Müslümanlara karşı süregelen ABD ve NATO’nun sömürge savaşının bir parçası olarak kabul eder. Nitekim Afganistan’daki yolsuzluk ve yıkımın sorumlusu, ABD, NATO, bozuk kapitalist sistem ve hain yöneticilerdir. Çünkü ABD silahlı kuvvetleri, istihbarat teşkilatı, paralı askerler, kukla yöneticiler gelirken beraberlerinde terör ve vahşet, kukla iktidarlar da yolsuzluk getirdiler.

 Bu hususu kanıtlamak adına “Terörizm ve Aşırılık” başlığı altında Şubat 2015 yılında Washington’da düzenlenen konferansı bir örnek olarak vermek istiyoruz. O konferansın amacı, “Terörizm ve Aşırılığa” karşı devam eden sömürgeci savaşın yaklaşımını ve stratejilerini gözden geçirmekti. ABD Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray tarafından düzenlenen bu konferansa üç gün boyunca 80 ülke ve çok sayıda diğer kuruluşlar katıldı.

 Kapitalist Batının lideri Obama, konferansta yaptığı konuşmada “Tüm katılımcılar, Amerika’nın çıkarlarını savunmak zorundadır” diye konuştu. Obama ayrıca “Aşırılık ve terörle mücadelede ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya olduğumuz için bugün burada toplandık” dedi. Devamla Obama’nın “Mücadelemiz sadece askeri operasyon ile sınırlı değildir. Biz, sadece insanları da öldürmek istemiyoruz, aksine ideolojileri yenmek istiyoruz.” dediği kaydedildi. Bu ifadeler herkes için açıktır ki Obama’nın bahsettiği savaş, bir ideoloji, bir siyasi düzen olarak İslam’a karşı devam eden bir savaştır. Bu, namaz ya da oruca karşı değil, bir yaşam düzeni olarak İslam’a karşı verilen bir mücadeledir. Gerçekten de küresel ölçekte Batılı seküler kapitalist ideoloji için yegâne tehdit İslam’dır.

 İslam ümmeti, İslam’ı dünyadaki tüm diğer ideolojilerin en iyi alternatifi olarak sunabilir ve insanlığın liderliğini alabilecek potansiyeline sahiptir.