Cumhurbaşkanı adayı Eşref Gani ile Abdullah Abdullah 21 Eylül'de Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen törenle "Ulusal Birlik Hükümeti" kurulmasını öngören anlaşmayı imzaladı. İmzalanan anlaşmanın ardından adayları kutlayan Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, anlaşmayı "Afgan Anlaşması" olarak niteledi. Ardından "Biz, mevcut hükümet tarafından başlatılan meselelerin devam etmesini ümit ediyoruz." diye de ekledi. Düzenlenen kutlamaya iki grubun seçmenleri ve diğer siyasi figürler katıldı.

Anlaşma imzalanmasından hemen sonra bir basın açıklaması yapan Beyaz Saray, adayların ulusal birlik hükümeti kurulmasını öngören anlaşmayı imzalamalarını memnuniyetle karşıladığını bildirdi. Yapılan açıklamada "Bu siyasi anlaşmanın imzalanması, Afganistan'daki siyasi krizi sona erdirmeye yardımcı olacak ve geleceğe olan güveni tazeleyecektir. Biz, bu anlaşmayı desteklemeye ve başarısını güvence altına almak için bir sonraki yönetimle birlikte çalışmaya hazırız." denildi. Devamla: "Bu anlaşmanın imzalanması her iki aday açısından bir takım zor seçenekleri, ortaklık ve çözümü gerektirebilir. Görüşmelerde alınan kararlar, Afgan halkının ihtiyaçlarına öncelik veriyor, politika ve bireysel iktidar hırsının önüne geçiyor." ifadesi kullanıldı.

Bu olay aslında tamamen Batılı siyasal sistemin çirkin yüzünü ortaya çıkarıyor. Ve bu sistemin, tüm kuralları, yönetmelikleri, hukuku ve anayasayı ayaklar altına alan bozuk iktidar elitlerine hizmet ettiğini ortaya koyuyor. Ayrıca bu olay, Amerika Birleşik Devletleri'nin doğrudan ve uzaktan sistemi ve ajanı yani yöneticiyi kontrol ettiğini gösteriyor. Bakanlıkların, makamların, yönetim ve son bir kaç ay içinde oluşturulan diğer mevkilerin paylaşılmasını öngören tüm bu sürecin Afganistan'ın laik anayasasına göre yasadışı olduğu bilindiği halde bütün yasaların ihlal edilmesine izin verildi. Bu yasalar, aslında sadece fakir ve savunmasız vatandaşlara uygulamak için yapıldı.

Bu insan yapımı sistemi ortadan kaldırıp yerine Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın Kitabı ve Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Sünnetinde belirtilen hükümlerle hükmeden bir sistem koyduğumuz zaman ancak gerçek değişim olacaktır. Tabii ki bu da Hilafet sistemidir.

Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde hükümler, yöneticilerin istek ve arzuları doğrultusunda uygulanmaz. Aksine Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetine göre uygulanır. Bu nedenle Hilafet Devleti, insanların, yabancı sömürgeciler ve onların yerel ajanları tarafından sömürülmesine engel olur.

Ayrıca Hilafet Devletinde, Ümmet Meclisi, yasa da koyamaz. Aksine onun işi, Şuradır ve yöneticilerin İslam ile hükmetmelerini garanti altına almak için muhasebe etmektir.