27 Nisan, Kabil

2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Afganistan hükümeti ve onun Batılı destekçileri, Afganistan halkını demokratik bir halk olarak tarif ettiler. Ancak seçim sonuçları, hiçbir değişiklik getirmeyeceği için demokratik seçimlerin saçmalığını ortaya koymakla birlikte Afganistan halkının uygulamalarını da demokratik olarak nitelemenin abartılı olduğunu gösterir. Buradan hareketle biz, aşağıdaki noktalara dikkat çekmek isteriz:

1- Seçim Komisyonunun İstatistiklerine göre, 33 milyon nüfusa sahip Afganistan halkının sadece yaklaşık yüzde 20'si [en az 7 milyon] oy kullanmıştır.

2- Oy kullanan insanlar da demokrasi temelinde değil, aşiret ve etnik bağlılıklar nedeniyle oy kullandıkları açıktır. Aşiret ve etnik eğilimin daha az olduğu beş milyon nüfusa sahip Kabil kentinde bile sadece yaklaşık beş yüz bin kişinin oy kullanmış olması, ülkenin başkentinde demokrasinin açıkça reddedildiğinin bir kanıtıdır.

3- Geçen akşam Seçim Komisyonu tarafından açıklanan ilk sonuçlarına göre, seçimin kazananı yoktur. Bu seçim sonuçlarından Afganistan halkının demokrasiyi reddettiği, ama kabilecilik ve etnisitenin hâlâ ülkeye hâkim olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür. Afganistan'ın jeopolitik konumu, modern tarih boyunca önemli bir stratejik meydan okuma olarak kalmıştır. Milliyetçilik, ülkenin siyasi sisteminin temeli olana kadar da öyle kalacaktır. Her zaman olduğu gibi Afganistan'ın geleceği, artık insanların oylarıyla değil, ülkenin jeopolitik konumunu, aşiret ve etnik çekişmeleri hâkimiyeti için istismar eden Batı tarafından şekillendirilecektir.

Yalnızca Hilâfet Devleti altında İslam'ın adaleti, Afganistan'ı jeopolitik çıkmazdan kurtaracak, Afganistan ve ümmeti Muhammed'e refah ve kalkınma yolunda önderlik edecektir.