5 Aralık'ta TV1 kanalı, terörist ağların parçası olarak Hizb-ut Tahrir'i suçlayan bir rapor yayınladı. Televizyon muhabiri, istihbarat teşkilatı Afganistan Milli Güvenlik Müdürlüğünde (NDS) üst düzey bir yetkiliye dayanarak, Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerinin Taliban ve el-Kaide'ye benzer olduğunu söyledi ve istihbarat teşkilatları görevlilerinin Hizb-ut Tahrir ve üyelerinin peşinde olduklarını belirtti. Afgan istihbarat teşkilatından aynı yetkili, ayrıca son yıllarda, Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerinin arttığını, özellikle faaliyetlerinin, güvenlik anlaşması ve 2014 ABD çekilme planı ile bağlantılı olarak ülkenin diğer bölgelerine doğru genişlediğini söyledi. "Biz onların faaliyetlerini yakından takip ediyoruz ve onları Afganistan için bir tehdit olarak görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda el-Kaide'nin yerini alacak olmalarından şüpheleniyoruz." dedi.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, TV1 tarafından yayınlanan iddiaları şiddetle reddeder, asılsız kabul eder. Bunları kâfirlere ram olmuş yöneticilerin, Haçlılar tarafından desteklenen medyayı kullanarak hakkın sesini susturmak istedikleri genel propagandanın bir parçası olarak görür.

Biz, hain yöneticiler ve medyaya şu noktaları açıklığa kavuşturmak istiyoruz:

1- "Hizb-ut Tahrir'in terör örgütlerinin bir parçası" olduğu iddiası, Moskova'da bir basın toplantısındayken Afgan medyasına konuşan Nikolai Bordyuzha tarafından uydurularak piyasaya sürülmüştür. Afganistan ulusal medya tarafından aynı şeylerin yinelenmesi, aslında Rus istihbarat teşkilatının (KGB)'nin hâlâ Afgan NDS üzerinde eski nüfuzunu muhafaza ettiğinin bir kanıtıdır.

2- Hizb-ut Tahrir'e karşı ileri sürülen asılsız iddia, istihbarat teşkilatı yetkililerinin Hizb-ut Tahrir'in değişim metodu hakkında cahil olduklarının açık tezahürüdür. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir'in metodunu, Taliban ve el-Kaide'nin metodu ile karşılaştırdılar. Hizb-ut Tahrir, dünyada 45'den fazla ülkede aktif olarak çalışmaktadır. İslami Hilâfeti yeniden kurarak İslami hayatı tekrar başlatmak için Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu kendine örnek edinmektedir. Bu nedenle Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Mekke'deki metodunu adım adım takip etmektedir. Hizb-ut Tahrir dünyaya mesajını tamamen siyasi ve fikri araçlarla taşır. Dünyada hiçbir hükümet bunun aksini kanıtlayan herhangi bir delil ortaya koyamaz.

3- Hizb-ut Tahrir ve Afganistan Müslümanlarına yönelik bu tür iddialar, beklenmedik bir şey değildir. Afgan NDS görevlileri, hizbin üyelerini takip etmekte ve onları tutuklamak istemektedir. Üyelerimizin birçoğu, İslam'a ve Hilafete davet ettikleri için hâlâ Afganistan hapishanelerindedir.

4- Biz, NDS yetkililerine özellikle de eski cihatçılara şunu sormak istiyoruz; Afganistan halkının Sovyetler Birliği'ne karşı yaptıkları bütün mücadelelerin ve verdikleri tüm kurbanların meyveleri bunlar mıdır? Dün, Lenin ve Stalin'di. Bugün Bordyuzha, İslam'a davet eden Müslümanları terörist olarak nitelemeniz ve onları tutuklamanız için size komut veriyor.

5- Eğer Afgan istihbarat yetkililerinde zerre kadar İslami hassasiyet varsa, Afganistan halkının üzerine küfrü uygulayan, Haçlıların suç ortağı, helal ve haram kılan, iğrençliğe, edepsizliğe teşvik eden, faizi yasal gören, Afganistan Müslümanları arasında çatışma ve ayrılık yaratan, masum sivilleri öldüren, evlere baskın yapan, toplumda kapitalizmi yaymak için çalışan Afganistan'ın mücrim yönetici elitlerini tutuklayarak hapse atmalıdırlar. Yoksa yeniden Hilafetin kurulmasına çağıran samimi Hizb-ut Tahrir üyelerini değil.