18 Mayıs 2013 Cumartesi günü, günlük olarak yayınlanan Mandegar Gazetesi, internet sitesinde "Bu Kez Okul Öğrencilerini Zehirleyen Ne?" başlıklı makale altında Hizb-ut Tahrir'i suçlamış ve makaleye şunlar dahil edilmiştir: "Taliban Hareketi ve Hizb-ut Tahrir gibi aşırıcı gurupların, kız öğrencilerinin eğitimine karşı oldukları herkes tarafından bilinmektedir... Zira bu guruplar, daima eğitim sürecini durdurmaya çalışmaktadırlar. Nitekim bu guruplar, birçok kez mescit imamlarının, okul öğretmenlerinin ve öğrencilerin öldürülmesine ve camilerin ve okulların ateşe verilmesine karışmışlardır... Tabii ki bu eylemlerin, cürümsel eylemler olduğu inkar edilemez."

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu'ndaki rolümüz gereği bizler, asılsız olan bu suçlamaları şiddetle reddediyor ve günlük Mandegar Gazetesi idaresinden, resmî olarak derhal bu suçlamalardan geri dönmesini ve "Sokhan-e Roz" elektronik sayfalarının bir sonraki sayısında, Hizb-ut Tahrir'e yönelik bu tür bir yayının yapılmasından dolayı üzgün olduklarını ifade ederek Hizb-ut Tahrir'den özür dilediklerini belirtmelerini talep ediyoruz. Dolayısıyla gazete, hizbin saygınlığını dikkate alarak internet sitesi yoluyla hizibten resmen özür dilediğini bildirmesi gerekir. Aksi taktirde o, yalancı, dahası elini Haçlı Batılılara uzatan aldatıcı yayın aracı olan bir gazete olarak bilinip ün kazanacaktır.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, mesele için aşağıdaki şu iki olasılığı dikkate almaktadır:

Birincisi: Ya günlük Mandegar Gazetesi'nin, kıyas sığlığını ve doğru olduğunu hissettiği sonuçları genelleştirmeyi bir alışkanlın haline getirmiş olması. Zira o, siyasî durumlar ve meseleler açığa çıktığında bireysel boyuttaki görüşünü genelleştirmektedir ki bu, onun gibi profesyonel ve ün yapmış bir gazete için çok ağır bir kusurdur. Bundan dolayı iddialarına yönelik tek bir delil dahi olmadığı halde Hizb-ut Tahrir'e dönük suçlamalarını yayınlamıştır.

İkincisi: Ya da gazetenin, Batı bağımlılığını kabul eden ve İslamî Ümmete dönük gerçekleri ve vakıaları çarpıtan diğer medya organları ile yorum istasyonlarının kapsamında olması. Nitekim o, Batılı istihbarat  birimleriyle (Büyükelçilikleriyle), tam bir koordinasyon kurmuştur. Yani o, Haçlıların lehine yayın yapmaktadır.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, günlük Mandegar Gazetesi'ne birinci olasılığın intibak ettiğine itibar etmektedir.  Bununla birlikte o, uzun dönemdir Afgan Medya Organlarına yönelik Batılı fon akışının olmasından dolayı ikinci olasılığı da göz ardı etmemektedir.

Hizb-ut Tahrir'in, dünya çapında çok aktif olan kadın kolu olduğunu ve bunu da Müslüman bacımız Dr. Nesrin Nevaz'ın temsil ettiğini tüm Müslümanlar bilmektedirler. İslam dünyasının dört bir tarafındaki Hizb-ut Tahrir'li kadınlar, Hilafet râyesi altında gerçek bir İslamî hayatı yeniden başlatmaya davet eden erkek kardeşlerine katılma noktasında Müslüman kadının rolünü güçlendirmek için çalışmaktadırlar. Dahası onlar, İslamî daveti dünya çapındaki diğer Müslüman kadınlara yaymak için yorulmaksızın çalışmaktadırlar. Dolayısıyla bir kişinin, suçlamadan önce şuna dikkat etmesi gerekir; şayet hizib kadının, eğitim ve davet alanlarına, Batı fikirlerine karşı İslamî fikrî çatışmaya ve toplumdaki siyasî faaliyetlere katılmasına karşı çıkmış olsaydı, davet kampanyasında güçlü ve etkili bir unsur olarak yer almazdı!

Son olarak açıktır ki Hizb-ut Tahrir, siyasî ve fikri araçlar yoluyla İslamî Ümmet içerisinde İslamî hayatı yeniden başlatmak için çalışan küresel siyasi bir parti olup Hizb-ut Tahrir'in inanmış olduğu metot, sevgili Nebimiz [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in sahih metodudur. Bundan dolayı Hizb-ut Tahrir, İslamî Hilafet'i kuruncaya kadar maddî eylemleri kullanmayacağını taahhüt etmiştir.

Hizib, güçlü medya araçları yoluyla İslamî İçtimaî Nizam gereğince İslamî mefhumlar benimsediğine dair küresel bir ün kazanmıştır. Dolayısıyla eğitim ve toplumsal faaliyetlere katılma bakımından erkeklerin yükümlülükleri ve özel durumları olduğu gibi kadınların da yükümlülükleri ve özel durumları vardır. Aksi taktirde erkeklerin, kadının annelik fıtratı ve iffetiyle çelişen ticarî bir eşya gibi tamamen kadınları istismar etmesine izin veren kapitalizm yoluyla bize sefalet ve ıstırap ulaşacaktır. Ayrıca Hizb-ut Tahrir, kadının toplumdaki fikrî ve siyasî faaliyetlere katılması için güvenli İslamî atmosferleri oluşturabilecek tek sistemin Hilafet olduğunu ve bunun başka herhangi bir sistemin altına gerçekleştirilemeyeceğini defalarca vurgulamıştır. Aslında İslamî Hilafet'in gölgesinde, yaşamın herhangi bir yönünde kadına karşı herhangi bir ayrımcılık olmayacaktır. Dolayısıyla İslam'daki şerî kaideler gereğince kadın ve erkeklerin, tabâlık, öğretim, ticaret ve benzerleri gibi asil hakları bulunmaktadır. En son olarak bizler, günlük Mandegar Gazetesi editörlerini, Kur'an-il Kerîm'de şöyle buyuran Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'dan ittika etmeye davet ediyoruz:

مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ إِلاَّ لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ "(İnsan) hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın." ^{[Kaf 18]}