Logo
Bu sayfayı yazdır
Yahudilerle Savaşmak, Nasıl İslam'ı Taşımaya ve Onunla Yönetmeye Muktedir Olan Bir Ümmet Meydana Getirmeye Neden Olabilir?

بسم الله الرحمن الرحيم

Yahudilerle Savaşmak, Nasıl İslam'ı Taşımaya ve Onunla Yönetmeye Muktedir Olan Bir Ümmet Meydana Getirmeye Neden Olabilir?

Bugün ümmet, Allah'ın hükmünün, şeriatının ve bu hükümlerin kendilerine öğretilmemesinin kurbanı olan, bu nedenle de cihadın farziyeti, onunla amel etme ve cihadın keyfiyeti de dahil olmak üzere farzların tamamını veya bir kısmını bilmekten uzak yaşayan çocuklarının sınavından geçiyor; dolayısıyla hiç kimse ümmete, zafere giden yolun nasıl olduğunu ve onlara yapmaları gereken sebeplerin neler olduğunu sunmamıştır. Oysa bunlar, ümmetin evlatlarının Allah'ın emrinden saptıkları veya ona muhalefet ettikleri zaman onları terbiye edip eğitecek iktidarda Müslüman bir liderliğinin olmadığında zafere hazırlanmak, ardından iktidar ve istihlafı gerçekleştirmek için gerekli olan görevlerdendir; aynı şekilde bunlar, kendisinden kaçışın olmadığı bir çatışma arenası için konulmuş olup bu sıkıntılarla birlikte artık kurtuluş yolunu görmenin zamanı gelmiştir; bu basiretle birlikte ümmet, iman olarak nefsini hazırlamış ve zafere giden yolda en önemli unsur olan imanın sağlamlığı ve gücü kendisine rehberlik etmeye başlamış olur.

Eğer ümmet, düşmanını, işbirlikçilerini ve gücünün nedenlerini tespit etmeye ciddi bir şekilde karar verir, bunlarla nasıl karşılaşacağına ve tüm ciddiyetiyle savaşmanın ve bu savaşa para ve nefsini teslim etmenin kaçınılmazlığına ve bunun hak ile batıl arasındaki belirleyici bir savaş olduğuna odaklanırsa, o zaman Allah'a itaat etmek ve bunun için samimiyet ve memnuniyetle çalışmak gerektiğini anlar.

Allah'ın kudretine iman eden ve O'nun dışında hiç kimseyi dost edinmek istemeyen her Müslüman, Yahudilerle savaşmanın ve bu savaşa hazırlanmanın yolunun, zafere ve iktidara giden yol olduğuna ikna olmalıdır. Bu yüzden bütün Müslümanların kalbinde, sadece Allah'ın hükmünü talep etme samimiyeti ve bu yolun başlangıcının bütün engelleri ortadan kaldırmak olduğu istikrar bulması gerekir. Böylece düşmanlarının, Müslüman ülkeleri bölen, muhlis kişileri hapseden, Müslümanların evlatlarını yozlaştıran, paralarını kafir Batı'nın projelerine harcayan, bu hedefleri ve projeleri koruyan ve bunlar için istihbaratlarını ve planlarını kolaylaştıran ajanlar türeten yöneticiler olduğunu bilirler.

Üstelik bu yöneticiler, bu kurtuluş, zafer ve iktidar için çalışan muhlislerin elinde olması gereken güce prangalar vurmuşlardır; bu yüzden Müslümanların, bu yöneticilerden ve onların kontrollerinden kurtulmanın bir yolunu bulmaya kararlı olmaları ve yöneticilerin, hazırlığın ikinci unsuru olan orduların eğitim ve silah anlamındaki gizli gücü üzerindeki prangalarını kırmaları gerekmektedir. Böylece bu orduların evlatlarında, Gazze halkı ve onların sebatı ve Şam halkı ve onların sebatı gibi sadıkların deneyimleriyle karşılaştıklarından dolayı psikolojik olarak cihat yönünde bir motivasyon gerçekleşecektir.

İslam ümmetinin üzerine düşen, yöneticileriyle yüzleşmesi, onları ifşa etmesi ve onların yönetimlerini ortadan kaldırmak ve onun enkazı üzerine İslam'ın yönetimini kurmak için çalışmasıdır.

Dolayısıyla Müslümanların, Yahudilerin projesinin Batı'nın projesi ve onların Müslüman ülkelerdeki umudu olduğunu ve bu proje ortadan kalktığında bunun Batı için bir yenilgi olacağını ve Müslümanların başındaki yöneticilerin bu projeyi korumak için Batı'nın ajanları olduğunu anlamaları gerekmektedir. Ayrıca Müslümanların, Yahudilerle savaşmak ve Allah Subhanehu'nun emrini yerine getirmek için tüm araçlarla çalışmayı ihmal etmemeleri gerekir. Tıpkı Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu gibi: لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ فَيَقْتُلُهُمْ الْمُسْلِمُونَMüslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَااباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌEy iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]

Bu savaştan ve bu kafir projenin yıkılmasından sonra, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet olacaktır; böylece Müslüman ülkelerdeki bu büyük savaşın sonucunda da Allah'ın şeriatı hakim olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ümmü Osman Sebatin – Mübarek Toprak (Filistin)

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.