- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Dünyada ve Ahirette Nasıl Kurtuluşa Erenlerden Olabiliriz?
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: الَّذِينَ آمَنُوا بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذِي أُنْـزِلَ مَعَهُ أُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ “(O Peygamber'e) iman edip ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır. ” [Araf 157]
Taberi’nin (Allah ona rahmet eylesin) tefsirinde şöyle geçmektedir: Ümmi Peygamberi tasdik edenler, onun peygamberliğini kabul edenler, ona saygı gösterenler, onu tazim edenler, onu koruyanlar, Allah'ın düşmanlarına ve onun düşmanlarına karşı cihad ederek ve onlarla savaşarak peygambere yardım edenler, Celle ve Senâuhu'nun Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e uyanlar olarak nitelendirdiği bu fiilleri yaparak Kur'an ve İslam'a tabi olanlar var ya, işte onlar, bunları yaparak talep ettiklerine ve umduklarına ulaşarak kurtuluşa erenlerdir.”
Nitekim Allah Azze ve Celle bu ayet ve diğer birçok ayette kurtuluşu, iman, salih amel, Allah'ın emrettiklerini yapmak ve yasakladıklarından kaçınmakla ilişkilendirmiş ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا “Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir.” [Şems 9] Ve şöyle buyurmuştur: يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ “Ey iman edenler! Rükû edin, secdeye kapanın, Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” [Hac 77] Ve şöyle buyurmuştur: قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ * الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ * وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ * وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ * وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ * إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler; Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler; Onlar ki, zekâtı verirler; Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.” [Müminun 1-6] Ve şöyle buyurmuştur: وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” [Al-i İmran 104]
Dolayısıyla kurtuluş (Felah) yolu Allah tarafından bizim için yazılmış, onu bizim için açıklığa kavuşturmuş, onun azığını da O'nun emirlerine uymak, O'nun talep ettiklerini yapmak, yasaklananlardan kaçınmak ve O'nu öfkelendiren şeylerden uzak durmak olarak belirlemiştir.
Kurtuluş hem dünyayı hem de ahireti kapsamaktadır; zira kim Allah'tan korkarsa, Allah onun işlerinde kolaylık sağlar, onun amellerini mübarek kılar, hem kendisini, hem eşini, hem de çocuklarını ıslah eder, tökezlediğinde ona bir çıkış yolu verir, ona hesap etmediği yerden rızık verir, Allah ona yeter ve şiddetli sıkıntılara sabretmesinden dolayı da onun ecrini ve sevabını artırır. Nitekim bazıları şöyle demiştir: “Kurtuluş, zafer ve amacın gerçekleşmesidir; dünyevi olan, hayatı hoş kılan mutluluğun gerçekleşmesidir; uhrevî olanda ise dört şey gerçekleşir: Ölümün olmadığı sonsuz hayat, zilletin olmadığı izzet, yoksulluğun olmadığı zenginlik ve cehaletin olmadığı ilim.”
Bu dünyada her düzeyde kurtuluş talep eden birinin, kurtuluşun anahtarının sadece Allah'a itaat etmek ve O'nun şeriatına bağlı kalmak olduğunu, bunun da ahirette kurtuluşa götüreceğini, bunun için başka bir yolun olmadığını, bilakis bunun Allah'ın bize emrettiği tek bir yol olduğunu anlaması gerekir. وأنّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيماً فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيلِهِ “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır.” [En’am 153]
Aynı zamanda her birimizin kendisini bu yoldan alıkoyabilecek şeylerin farkında olması gerekir; zira hidayet erip (doğru yolu bulup) bunun tek kurtuluş yolu olduğunu idrak ettiği sürece onun yolundaki insanların azlığı ona bir zarar vermez. Nitekim Allahu Teala bizi bu konuda uyararak şöyle buyurmuştur: وَإِن تُطِعْ أَكْثَرَ مَن فِي الْأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَن سَبِيلِ اللهِ “Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar.” [En’am 116]
Aynı şekilde bu asırda, Allah'ın rızası için çalışan ve kurtuluşu gerçekleştiren bir Müslüman büyük bir yabancı haline gelmiştir, çünkü onun ölçüleri toplumun ölçülerinden uzaktır ve onun mefhumları da çevresindeki insanların sahip olduğu mefhumlardan farklıdır. Bu yüzden İslami şahsiyetinde güçlü ve dengeli bir yapıya sahip olmayan bir kişi, kaçınılmaz olarak çevresinde egemen ve yaygın olan şeylerin etkisinde kalacaktır. Tüm bunlara engel olan ise, Müslümanın İslami mefhum ve ölçülerin sürekli farkında olması, bunları kendi zihniyetinde ve nefsiyetinde güçlü ve etkili kılmak için sürekli çaba sarf etmesi, toplumda yaygın olan tüm fikirleri ve meseleleri İslam'ın ölçüleriyle tartması ve pusulayı doğru istikamete çevirmesidir. Böylece nefsini, bilgisizlikten dolayı fikirlerinin ve meyillerinin kirletilmesinden korur ve sürekli olarak nefsini yüceltme ve temizleme yolunda çalışır!
Yine her birimiz, geçici arzular ve şeytani ayak sürçmelerinin bizi kurtuluş yolundan alıkoymasından ve böylece geçici zevkler uğruna ebedi kurtuluşumuzu terk etmekten sakınmalıdır; çünkü bunlar, İblis'in Allah'ın kullarını düşürmeye çalıştığı tuzakları olup bunlardan kurtulmanın yolu ise Allah'a sımsıkı sarılmak, O'na karşı ihlaslı olmak ve günah işlediğinde hemen tövbe edip istiğfar eden bir kişi olmaktır. وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ “Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler.” [Al-i İmran 135]
Bir Müslümanın Allah'ın rızasını kazanma ve kurtuluşa erenlerden olma hedefine ulaşması kolay değildir; çünkü cennetin yolu tuzaklarla, cehennemin yolu ise şehvetlerle çevrilidir. Bu yüzden Müslüman, mübahlardan olsa bile Allah rızası için birçok şeyi terk etmesi, hatta Allah yolunda canını bile ucuza feda etmesi gerektiğini aklından çıkarmamalıdır. Şayet bunun bilincinde olursa, dünya onun için önemsiz olacak, sıradan insanların yaptığı gibi dünyaya düşkün olmayacak, dünyaya bağlanmayacak, aksine ebedî hayata ve ahiret yurduna bağlanacaktır.
Allah'ım bizi dünya ve ahirette kurtuluşa erenlerden eyle, bu dünyayı son kaygımız yap ve bizden razı olduğun zaman bizi sana kavuştur ey merhametlilerin en merhametlisi.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Minnetullah Tahir